TELEVİZYON-BİLGİSAYAR
Bilgisayar, bilgisayar oyunları ve internet doğru ve denetimli kullanıldığında çocuğun gelişimini, öğrenimini ve zekasını olumlu yönde etkiler. Ancak olumlu katkılarının yanında çocukların ruh sağlığı gelişimi ve çocuk yetiştirme konusunda bazı riskler de barındırmaktadır. 0–6 yaş, çocukların bilişsel, dil ve sosyal gelişiminin yoğun olduğu dönemdir. Çocukların vaktlerinin çoğunu bilgisayar başında geçirmeleri bu gelişimi engellemektedir. Genelde 7 yaşından önce bilgisayarın yararlı olmadığı belirtilmektedir. Çocuğun bilgisayarla tanışması bir eğitmenle aracılığıyla olmalı ve bilgisayar kullanımı çocuğun yaşının gerektirdiği oranda yavaş yavaş öğretilmelidir. Üç yaşından sonra çok kısıtlı olarak eğitmenin bazı şeyleri göstermesi kabul edilebilir. Bilgisayar çocukların yaşantılarında arkadaşlık, oyun ve spor faaliyetleri gibi gelişimi ve sosyalleşmeyi sağlayan durumlara da engel olmamalıdır. Bilgisayar bağımlılık oluşturup dış dünyadan kopmaya neden olabilir. Yarattığı sanal dünya çocuğun gerçek dünyadan kopmasına neden olup çocuğu sosyal yaşamdan koparır. Kişilik gelişimini de bozabilir. Alışveriş sitelerine girmek çocuğu kontrolsüz tüketiciliğe alıştırır. Bilgisayar, şiddet ve cinsellik içerme; içki, sigara ve uyuşturucuya özendirme; yabancı kişilerle uygun olmayacak şekilde haberleşmeyi (çetleşme) sağlama gibi çok önemli tehlikeleri içinde barındırmaktadır.
Bilgisayar oyunlarının çoğu şiddet içermektedir ve sanal bir ortam oluşturmaktadırlar. Bilgisayar oyunlarının gerçekçi olmayan özellikleri çocukların içinden çıkmak istemedikleri bir fantezi dünyası yaratır ve çocukları bu alana iter. Çocuklar bu etkilenim sonucunda gerçek dünyayı farklı algılayabilirler. Çocuklar vakitlerinin çoğunu bilgisayar başında geçirerek ve tüm ilgilerini bilgisayar oyunlarına vererek çevreye, doğaya, spora, sanata ve diğer çocuklarla birlikte oynamaya ilgisiz hale gelmektedirler. Ayrıca çocuklar bilgisayar oyunlarında kendi gerçek kişilikleri dışında bir kişiliğe bürünerek oyunlar oynamakta ve bu durum gerçek kişilik gelişimini olumsuz şekilde etkilemektedir. Kendine çok fazla güveni olmayan veya abartılmış güveni olan, çevresiyle iyi ilişkisi olamayan, uygun sosyal ortamlarda bulunamayan çocuklar kendilerini sanal rollere kaptırıp sadece o sanal ortamda mutlu olmayı tercih edebilirler. Bu durum çocukların gerçek dünyada sağlıklı sosyal ilişkiler kurmasına engel olur. Bilgisayar oyunlarıyla fazla zaman geçiren çocuklar ders çalışma, yemek yeme ve uyuma sürelerinden çalmakta ve bu durum ebeveynler ile çocuklar arasında disiplin sorunlarına neden olmaktadır. Ayrıca uzun süre bilgisayar başında vakit geçirmek bazı fiziksel (oturma, duruş bozuklukları, göz problemleri, şişmanlık gibi) bozukluklara zemin hazırlamaktadır. Diğer bir iletişim aracı olan cep telefonları da asıl işlevi olan haberleşme dışında kullanılmaktadır. Her yeni modelle birlikte tüketim artmakta, bu durum aile içi ekonomik yetersizlik ve tartışma oluşturmaktadır. Kontrolsüz bir alan da internettir. Çocuklar gelişimlerine uygun olmayan tüm denetimsiz bilgi ve görüntülere internet aracılığıyla ulaşabilmektedirler. Ailelerin bu konuda dikkatli olmaları gereklidir. Çocuklar bilgisayarla uygun zamanda tanıştırılmalıdır. Denetimin ailede olduğu baştan itibaren ortaya konmalıdır. Bilgisayarın çocuğun odasına değil ortak bir mekâna konulması, kullanım süresinin kısıtlanması, kullanıma eşlik edilmesi, güvenlik yazılımları ve şifre kullanılması vs. çocukların olumlu gelişimi için gerekli önlemlerdir.
Bilgisayar ve internetin sakıncaları hakkında söylenebilecek her şey televizyon için de geçerlidir. Bunların başında cinsellik, şiddet ve yanlış özdeşim modelleri gelmektedir. Çizgi filimler bile artık tehlikeli bir hale gelmiştir. Eskiden iyi adamlar, kahramanlar ve özdeşim modelleri insanları öldürmezdi, şimdi ise kahramanlar öldürdükleri ve yok ettikleri kişi oranınca kahraman ve güçlü olmaktadırlar. Çocuklar, şiddeti ve şiddetin geçerliliğini, etkinliğini, gücünü öğreniyorlar. Ayrıca televizyon onlara yanlış özdeşim modelleri sunuyor. Bu modellerde genellikle popüler, ünlü ve zengin olmak için emek sarf etmeyen kişiler akıllı kişiler olarak yansıtılıyor. Aile ise çocuğa farklı şeyler öğrettiğinden çatışma çıkması kaçınılmaz oluyor. Ayrıca cinsellikle erken yaşta ve yoğun şekilde tanışma tehlikesini içeren televizyonlar çocuk gelişimini olumsuz etkiliyor ve çocuklar için oldukça sakıncalı hale geliyor.
3 yaşından önce televizyonun çocuklar üzerinde birçok olumsuz etkisi vardır. Yoğun televizyon izleme sözsel becerilerin gelişimini engellemektedir. İnsanlar arası ilişkileri ve etkileşimi olumsuz şekilde etkilemektedir. Klip ve reklâmlar “iştah açıcı” olarak kullanılmaktadır ve sonuçta ne yaptığını bilmeden yeme durumu beslenme alışkanlığının oluşturulmasını engellemektedir. 3 yaşından sonra okul öncesi dönemde, gerçek ile hayal ayrımının yapılamadığı dönemde, yanlış şeylerin taklit edilmesine neden olabilmektedir. Dayatılan bilgiler “öyleymiş” gibi kabul edilmekte ve aşırı tüketiciliğe eğilim yaratılmaktadır. Dil gelişimi başlamadan televizyon seyretmek çocuk için uygun değildir. Yatak odasına ve yemek masasının karşısına televizyon konulmamalıdır. Televizyon devamlı şekilde evin bir köşesinde açık bulundurulmamalıdır. Televizyon ailenin hayatında nereye oturtuluyorsa, ailenin ve çocukların hayatını o şekilde etkilemektedir. 3 yaşından önce uygun programlar, çok sınırlı bir sürede, aileyle birlikte, konuların tartışılması ve çocuğun yorumda bulunması sağlanarak izletilebilir. 3 yaşından sonra aynı koşullar sağlanarak süre, 30 dakikaya çıkartılabilir. Çocukların televizyonda neyi seyredip neyi seyredemeyeceklerini belirlemek ailenin görevidir.