İnek sütü proteini alerjisi süt proteinlerine karşı vücudun immunolojik  mekanizmalarıyla (savunma sistemi aracılığıyla) oluşturduğu, aşırı duyarlılık (normal olamayan) reaksiyonları sonucu gelişen bir hastalıktır. Çocuklarda inek sütü alındığında, aşırı duyarlılık sonucu vücuda istenmeyen bulgular ve rahatsızlıklar oluşur. 

0-1 yaş besin alerjisinin en sık görüldüğü dönemdir ve bebeklerde görülen besin alerjilerinin en sık görüleni ise inek sütü proteini alerjisidir. İlk yıllar içersinde bebeklerde yaklaşık % 1.5-2.5’inde inek sütü alerjisi görülmektedir. Ig E aracılığıyla olan besin alerjilerinin %38,5'i, Non- Ig E aracılığıyla olan besin alerjilerinin %67'si  inek sütü proteini alerjisidir.

Bebek mamaların çoğunda, içerdikleri proteinler inek sütü proteininden üretilmiştir. Bebeklerde görülen inek sütü protein alerjisi, bebeklerin çok erken dönemlerden itibaren bebek maması veya inek sütü ile beslenmesinden kaynaklanmaktadır. İnek sütünün içeriği anne sütünden farklıdır. İnek sütünde, süt alerjisi olan kişilerde reaksiyona sebep olabilecek 25 adetten fazla farklı protein bulunmaktadır. Çocukların bazıları bu proteinlerden sadece birine alerjik tepki gösterirken, bir çok çocuk proteinlerin bir çoğuna alerjik tepki gösterirler. Ancak en sık alerjiye neden olan proteinler kazein, beta laktoglobulin ve alfa laktalbumindir.

İnek sütü protein alerjisi sıklıkla mama veya inek sütü alan çocuklarda görülse de nadiren de sadece anne sütü alan bebeklerde de görülür. Görülen süt protein alerjisi anne sütü proteinlerine karşı oluşan alerji değildir. Oluşan alerjinin nedeni annenin inek sütü ve ürünlerini tüketmeleri ve de bir miktar alerjik proteinlerin anne sütünden bebeğe geçmesidir.  Anne sütü alan bebeklerde inek sütü proteini alerjisi görülme sıklığı mama ile beslenen bebeklere oranla çok daha düşüktür. Mama ile beslenen bebeklerde alerji bulgularının ortaya çıkma olasılığı % 2,5 iken, anne sütü alan bebeklerde % 0,5 civarındadır. Ama unutulmamalı ki anne sütünden geçen inek sütü proteini oranı, normal inek sütü proteini oranından çok daha düşük orandadır.

İnek sütü proteini alerjisinde görülen bulgular ve belirtiler çocuktan çocuğa değişmektedir ve çok çeşitlidir. Genellikle deri, sindirim ve solunum sistemlerine özgü bulgular görülür. İnek sütü alerjisi olanların %50-60'ında deri bulguları, %50-60'ında sindirim sistemi bulguları ve %20-30'ında solunum sistemi bulguları görülür.

Görülen bulgular aşağıda belirtilen şekilde özetlenebilir:

Sindirim sistemi bulguları: huzursuzluk, bulantı, aşırı ve sebepsiz ağlamalar, kolik nöbetler, besini reddetme, kilo alamama, kusma, ishal, kabızlık, kanlı gaita, karın ağrısı, kramplardır.

Deri bulguları: ürtiker (büyüklüğü birkaç milimetreden birkaç santimetreye kadar değişebilen,  bazen kaşıntılı olan, basmakla solan, deriden kabarık ve kızarık deri döküntüsü), egzema (kaşıntısı belirgin olan, kızarık, ödemli, cilde kalınlaşma,sulanma, kabuk bağlama, pul pul döküntülü deri lezyonları) ve atopik dermatittir.

 Solunum sistemi bulguları: öksürük, hırıltı, hışıltılı solunum, hapşırma, nazal konjesyon (burunda dolgunluk), burun akıntısı, burun tıkanıklığı,  göz yaşarması, gözde kaşıntıdır.

Bebeklerde çok nadiren de anafilaksi denilen çok ani ve aşırı bulgular oluşur. İnek sütü proteini alımından hemen sonra en geç ilk 1 saat içinde gelişen, yüzde, dudaklarda ve dilde şişme, kaşıntılı deri döküntüleri, vücutta yaygın kabarıklık, yüzde kızarması, şiddetli kusma, solunum yollarında gelişen ödeme bağlı olarak ortaya çıkan nefes almada güçlük ve tansiyonda düşme ile birlikte görülen bir şok tablosudur. Tedavi edilmediğinde ölümcül olabilir.

İnek sütü proteini alerjisinde hangi bulgular ve belirtilerin oluşacağı çocuğa özgüdür.  Bazı çocuklarda bulgular çok hafif ve zararsızdır. Bazı çocuklarda ise çok ağır bulgu ve belirtiler görülür. Tanı koyduracak tek bir bulgu yoktur. Her yaş grubunda farklı bulgular gözlenir. İlk dönemlerde sindirim sistemi bulguları ve deri bulguları ortaya çıkar. Sıklıkla karşılaşılan bulgular ilk aylarda aşırı ağlama ve ciddi gaz sancısı, aşırı huzursuzluk, beslenme sonrası ısrar edici kusmalar, kilo alamama, açıklanamayan ishal, mama başlamakla oluşan kabızlık, ciltte egzema tarzında kızarık ve kaşıntılı deri döküntüleridir. Nadiren de geçmeyen bir hışıltı, öksürük, burun tıkanıklığı bulguları oluşur.

İnek sütü proteini alerjisinde klinik bulgular, mama veya inek sütü alınmasından sonraki  ilk bir ay içersinde başlar. Genellikle birden fazla semptom ve birden fazla sistemle ilgili bulgu vardır. Klinik bulgular çok çeşitlidir, ama hastalığa özgül değildir.

İnek sütü alerjisi ile gastroözefageal reflü hastalığı arasında bağıntı vardır. Reflü hastalığının sekonder nedenleri arasında en önemli nedenlerinden birisi inek sütü alerjisidir. Bu nedenle yoğun kusması olan bebeklerde reflü normal tedavi yöntemlerine yanıt vermiyorsa, inek sütü alerjisi olma ihtimali çok yüksektir. 

İnek sütü proteini alerjisinde tanı  hastanın yakınmaları ve öyküsü, muayene bulguları, deri (prick)  testi, inek sütü protein antijenlerine spesifik IgE kan testi(RAST), eliminasyon diyeti ve süt protein besini yükleme testleri ile konur. Çok nadir hastalarda da endoskopi yapmak gerekebilir.

Hastanın hikayesinde inek sütü proteinli besinlerin alınması, alınan miktar ile semptomlar arasındaki süre iyi sorgulanmalıdır. Süt alerjisi olan bebeklerin ailelerinde de  inek sütü veya başka besinlere karşı sıklıkla alerjileri bulunur. İnek sütü alerjisinde ikiden fazla bulgu ve ikiden fazla organ tutulumu söz konusudur.

İnek sütü proteini alerjisi  süt proteinlerine karşı vücudun immunolojik  mekanizmalarıyla (savunma sistemi aracılığıyla) oluşmaktadır. Süt proteinlerine karşı Ig E antikorlarına ve/veya hücre (spesifik T hücreleri) aracılığıyla oluşan aşırı duyarlılık (normal olamayan) reaksiyonları sonucu hastalık geliştiğinden bunlara yönelik yapılan laboratuar incelemeleri tanı koymaya yardımcı olur.

Deri prick testi her yaşta yapılabilir. Bu testin uygulanabileceği yaş sınırı yoktur. Çok küçük bebeklerde bile uygulanabilir. Ancak uzmanı tarafından yapılmalı ve dikkatle yorumlanmalıdır. Sonuç 15-20 dakikada alınır. Negatif deri testinin besin alerjisi olmadığını gösterme olasılığı % 95 iken, pozitif deri testinin hastada süt protein alerjisi olduğunu gösterme olasılığı % 50’dir. Pozitif demek için; 2 yaşından küçük çocuklarda teste ödem plağının en az 6 mm çapında olması gereklidir. Bir yaştan küçük çocuklarda deri testi pozitifliği tanıyı destekler. Ancak unutulmamalı ki deri testi pozitifliğinin %50’si yanlış pozitiftir. Bu nedenle hastanın öyküsü önemlidir.

İnek sütü protein antijenlerine karşı spesifik IgE kan testi(RAST) pozitifliği ve özelliklede yüksek değerler %90-95’in üstünde doğrulukla tanı koydurur. İnek sütü proteinlerine karşı spesifik IgE antikorları (koruyucu proteinleri) 0,35 kUA/L üzerinde olması anlamlıdır.   İnek sütü proteinlerine karşı spesifik IgE antikorları (koruyucu proteinleri) 2 yaş altı çocuklarda 5 kUA/L, büyük çocuklarda 15 kUA/L ve üzerinde seviyelerinde olması tanı koydurucudur. Unutulmamalı ki inek sütü protein antijenlerine karşı spesifik IgG antikorlarının tanı koymada pek faydası yoktur. İnek sütü protein antijenlerine karşı spesifik IgG antikorları hastalığı olmayan sağlıklı çocuklarda da bulunabilir.

İnek sütü proteini alerjisinde, tanısı koymada süt proteinlerinin yaklaşık 2 hafta beslenmeden  çıkartılması (elimine edilmesi) ve hastada belirtilerin kaybolması  tanı koymada çok yardımcıdır. Ayrıca bir süre sonra süt proteinlerinin tekrar verilmesi (yükleme testi) ve hastalık belirtilerin tekrar ortaya çıkması hastalık tanısını kesinleştirir. Annenin aldığı inek sütüne bağlı ve sadece anne sütü ile beslenen bebeklerde ki inek sütü alerjisinde annelerde, süt proteinlerinin yaklaşık 2 hafta beslenmeden  çıkartılması (elimine edilmesi) gerekir. İnek sütü alerji tanısında en etkili tanı aracı yükleme testidir. Süt proteinlerinin yaklaşık 2 hafta beslenmeden  çıkartılması (elimine edilmesi) ve hastada belirtilerin kaybolması arkasından süt proteinlerinin tekrar verilmesi (yükleme testi) ve hastalık belirtilerin tekrar ortaya çıkması tanıyı  kesinleştirir. Yalnız besin yükleme evde veya muayenede yapılacak ise hasta seçimi önemlidir. 

İnek sütü proteini alerjisi bulgu ve belirtileri bebeklerde başka nedenlere bağlıda görüleceği için hastanın mutlak Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı tarafından değerlendirilmesi gereklidir. Ayrıca tanıda ilgili testlerin yapılması zorunludur.

Besin alerjisinde ana prensip, alerjen besinin beslenmeden çıkartılmasıdır. Bu nedenle inek sütü alerjisinin tedavisinde en önemli yöntem ve zorunluluk  inek sütü proteininin (süt ve süt ürünlerinin) bebeğin beslenmesinden çıkartılıp, bebeğe inek sütü proteinin hiçbir şekilde verilmemesidir.   Ancak bebeklik döneminde bu uygulanmadan önce tanının doğru ve kesin şekilde konulmuş olması önemlidir. Çünkü bebeklerde  süt alerjisi nedeniyle süt ve ürünlerinden sakınırken, yerine uygun beslenme düzenlemesinin  mutlak sağlanması gereklidir. Önerilen mamalarda ucuz mamalar değildir.Aksi taktirde uygun beslenme sağlanamaz ise bu kez beslenme, büyüme ve gelişme bozuklukları ortaya çıkar.  

İnek sütü alerjisi olan hastalarda inek sütü ve süt ürünlerinin alınması engellendikten sonra eğer klinik bulguları fazla ise semptomatik ilaç tedavisi verilmelidir. İlaçlar egzema, ürtiker, gastrointestinal belirtiler var ise düşünülmelidir.

İnek sütü alerjisi olan hastalar aşağıdaki besinler ve besin içeriklerinden kaçınmalıdırlar:

Sütün her türlü formu ve şekli: taze, çiğ, pastörize, kaymağı,sütün girdiği tüm gıdalar

Her çeşit bebek maması (anti-allerjik mamalar dışında)

Diğer hayvanların sütleri (keçi sütü) 

Peynir, krem peynir, lor, peyniraltı suyu, çökelek, süt tozu

Tereyağ, margarin, kaymak, hayvansal yağ

Yoğurt, puding, krema, sütlü tatlılar

Kefir, ekşi krema, kesilmiş süt

Kazein, kazeinat, hidrolizat, laktalbumin, laktoglobulin, whey, laktoz, laktüloz içeren tüm ticari gıdalar yasaktır.

 

Anne ve babalar bebeklerine ve çocuklarına verdikleri besinlerinin ne olduğunu bilmek zorundadırlar. Bu nedenle verilen her besinin içeriği bilinmeli ve besin üzerinde açıklayıcı bilgiler, etiketler mutlak okunmalıdır.

 İnek sütü alerjisi olan bir bebeğe ilk 6 ay sadece anne sütü verilmesi çok önemlidir. Bebeklere ilk 6 ayda sadece anne sütü vermek yeterlidir. Anne sütü ile beslenen bebeklerde annenin tükettiği süt ve süt ürünleri emzirme yolu ile bebeğe geçerek alerjiye neden olabilecek olsa da anne sütü kesilmemelidir. Anne sütü ile beslenmeye devam edilmeli, ancak annenin diyetinden süt ve süt ürünlerinin tamamen çıkarılması gereklidir. Anneyi kalsiyum eksikliğinden korumak için de ilaç desteği önerilmeli ve diyetisyen eşliğinde beslenmesi düzenlenmelidir. İnek sütü alerjisi olan bebeklerde soya proteini ve keçi sütü alerjisi de birlikte olabileceğinden annenin diyetinden bu grup ürünlerde çıkartılmalıdır.

Anne sütü yetmiyorsa veya bebek 6 aydan büyük ise inek sütünün yerini tutabilecek, normal büyüme ve gelişmeyi devam ettirecek ancak süt alerjeni içermeyen mamalar kullanılmalıdır.

Mama ile beslenen bebeklerde ise inek sütü proteini içermeyen mamalar tercih edilmelidir. Bu mamalar 3 grupta ele alınabilir:

Soya bazlı mamalar: Soya bazlı mamalar 6 aydan küçük bebeklerin beslenmesinde uygun değildir. İnek sütü alerjisi olan bebeklerin % 30-50’sinde soya proteinine karşı da alerji gelişebilmektedir. Bu nedenle inek sütü alerjisinde soya bazlı mamalar ilk tercih olmamalıdır.

Yüksek derecede (Tam) hidrolize (whey veya kazein) mamalar: Özel işlemlerden geçirilerek proteinleri parçalanmış ve alerjik özellikleri yok edilmiştir. Tatları çok iyi değildir. İnek sütü alerjisinde ilk tercih edilmesi gereken mamalardır. Fakat inek sütü alerjisi olan çocukların % 10 kadarı da hidrolize mamalara reaksiyon gösterirler. Bu çocuklarda esansiyel aminoasit mamaları verilmelidir.

Esansiyel Aminoasit bazlı mamalar: Tam hidrolize mamalara yanıt alınamayan %10 vakada kullanılması gerekir.

İnek sütü alerjisi tanısı konulmuş bebeklerde ilk tercih edilmesi gereken mamalar tam hidrolize (whey veya kazein) edilmiş mamalardır. Eğer bu mamalar başlanıldığında bulgular düzelmez, reaksiyonlar devam ederse esansiyel aminoasit mamaları verilir. Ayrıca inek sütü alerjisi olan çocuklarda diğer besinlere de alerji olma ihtimali yüksek olduğu için yumurta, soya, balık gibi gıdalara geç başlanmalıdır. Mama almayan çocuklarda kalsiyum dengesi açısından dikkatli olunmamalıdır. Süt veya mama almayan çocuklarda kalsiyum eksikliği gelişebilir. (günlük kalsiyum ihtiyacı: 0- 6 ay=210, 7-12 ay=270, 1-2 yaş=500, 4-8 yaş 800, 9 yaş üstü 1000-1300 mg/gündür.) Bebeğin ve çocuğun beslenmesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı tarafından ayarlanmalıdır. Beslenmeye bir besin ilave edilecekse haftada tek bir besinden başlanmalı ve tüm gıdalar azdan çoğa kademeli artırılarak olarak verilmelidir. Büyük çocuklarda ise yumurta, soya, yer fıstığı, fındık fıstık, balık ve kabuklu deniz ürünleri verilirken dikkatli olunmalıdır.

Keçi sütü genellikle inek sütü proteinlerine alerjisi olan insanlara bir çözüm olarak gösterilir. Ne yazık ki bu geçerli ve doğru değildir. İnek sütü alerjisi olan çocuklarda genellikle keçi sütü ve soya sütüne karşı da çapraz alerji gelişmektedir.  Çocukların keçi sütünü, inek sütünden daha iyi tolere edilip edilmediği alerjiye neden olan proteinin tipine bağlıdır. Pek çok çocukta inek sütüne karşı gösterilen alerjik reaksiyonun nedeni b-laktoglobulin diye bilinen bir protein çeşididir. Bununla birlikte bu protein keçi sütünde de bulunmaktadır, bu nedenle keçi sütü, inek sütü proteine alerjisi olan kişilere alternatif olarak kullanılamaz ve önerilmez. 

İnek sütü alerjisi olan çocuklarda, çocukluk çağı aşıları yapılmasında sakınca yoktur. Tüm aşılar yapılabilir. Sadece yumurta alerjisi olan çocuklarda kızamık-kızamıkçık-kabakulak (MMR) ve grip (influenza) aşıları hazırlanış özellikleri nedeniyle çok az miktarda yumurta ilişkili antijen içerebildiğinden Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı kontrollünde yapılması gereklidir.

İnek sütü alerjisi çocuklarda düzelme eğilimi gösterir. Çocukların %56’sında 1 yılda, %77’ sinde 2 yılda, %87’ sinde 3 yılda inek sütü alerjisi kaybolup geçmektedir. Alerji saptadığımız bir bebekte inek sütünü diyetten ne kadar elimine edebilir ve bebeği bu alerjen maddeden ne kadar çok koruyabilirsek, alerjinin kaybolması ve iyileşme süreci de o kadar çabuk olacaktır. Bu nedenle inek sütü alerjisi saptanan bir bebeğe 12-18 ay süre ile inek sütü içeren gıdalar ve inek sütü bazlı mamalar verilmez. Tanı konulan olgulara 6 ay sonra yükleme testi yapılarak (inek sütü verilmeye başlanarak) belirtilerin ortaya çıkıp çıkmadığı gözlenip, hastalığın düzelip düzelmediği takip edilmelidir.

 

YUMURTA ALERJİSİ

Çocuklarda yaşamın ilk 2 yılında % 1 oranında yumurta alerjisi görülmektedir. Ig E aracılığıyla olan besin alerjilerinin %16'sı, Non- Ig E aracılığıyla olan besin alerjilerinin %12'si  inek sütü proteini alerjisidir. Yumurta alerjisi yumurta beyazına, sarısına, pişmiş veya çiğ şekline olabilir. Yumurta beyazına karşı alerji yumurta sarısına oranla daha fazla gö­rülür. Yumurta beyazındaki ovamukoid, ovalbumin ve ovatransferrin en önemli allerjenik proteinlerdir.Ovomukoidin ısıya karşı olan di­rençliliği, pişmiş yumurta ve hazır gıdalara katılan yumurta preparatlarının sebep olduğu alerjinin temelidir.

Yumurta alerjisi, yumurtanın kendisinin veya yumurta içeren yiyecekle­rin alınmasından sonra, dakikalar veya saatler içinde ortaya çıkar. Yumurta alerjisinde egzama veya kaşıntı deri ve göz lezyonları görülme sıklığı diğer besin alerjenlerine kıyasla daha fazladır. Özellikle bebeklerde egzamanın en önemli nedenidir. %90 olguda ürtiker, anjioödem vardır. %60 olguda bulantı, kusma, karın ağrısı, huzursuzluk görülür. Yumurta alerjisi hırıltılı solunum, kusma ve ishal de yapabilir.

Süt de olduğu gibi yumurtada da duyarlı bireylerde diğer hayvan yumurtalarına çapraz duyarlılık gözlenebilir.Alerji belirtileri ortaya çıktığında yumurtaya en az altı ay-1 sene ara verilmelidir.

Yumurta alerjisi olan bireyler yumurtayı ve yumurtalı besinleri diyetin­den diyetlerinden çıkarmalıdır.Yumurta alerjisi olan hastalar aşağıdaki besinler ve besin içeriklerinden kaçınmalıdırlar: Yumurta ve yumurta ile yapılan yiyecekler, albumin(ticari gıda), lizozim(ticari), mayonez, mereng (=çırpılmış yumurta beyazı ve şeker), bebe bisküvisi, bazı makarnalar, pastalar, şekerler,çikolatalar, salata sosları, krema,  ticari gıdalara eklenen lesitin ve lezzet vericiler verilmemelidir.

Kızamık, kızamıkçık, kabakulak ve grip aşılarının tavuk embri­yosundan hazırlanıyor olması nedeniyle yumurta alerjisine sahip olan ço­cuklarda kızamık, kızamıkçık ,kabakulak ve grip aşıları  hastanede yapılmalı ve yapılırken dikkatli olunmalıdır.