SOSYAL GELİŞİM

0–2 ay: Bebekler kucağa alındığında, dokunulduğunda ya da doyurulduğunda sakinleşirler. Bebek, kendisine bakan kişinin yüzüne dikkatli şekilde bakar. Kendisiyle konuşulursa hareketlerinde azalma olur. Odanın içinde dolaşanı izler. Uykusunda kendiliğinden gülümser. Tanıdık yüzlere de gülümseyebilir. Yabancı kişilere tepki göstermez. Bebeklerin gereksinimlerini zamanında karşılamak, onları dokunarak sakinleştirmek, sevmek ve onlarla sevgi dolu bir ses tonuyla konuşmak gereklidir.

 

3. ay: Bebekler insanları ve objeleri izleyebilir, sesleri ayırt edebilir. İnsan sesini, özellikle anne sesini ayırt edebilir ve sesi duyduğunda başını o yöne çevirir, gözleri ile sesin geldiği yeri arar. Gülümsemeye gülümseme ile cevap verir. Bu gülümseme bebekteki ilk sosyal davranış belirtisidir ve sosyal gelişimin başlangıcı olarak kabul edilir. Bu dönemden sonra bebek başkalarıyla birlikte olduğunda mutlu, yalnız başına kaldığında mutsuz ve huzursuz olur. Ağlarken bir kişi odaya girince ağlamayı keser. Kendisine bakan kişi odadan ayrılınca da ağlamaya başlayabilir.

 

4-5 ay arası: Bebek kendisine seslenen kişiye doğru bakar ve o kişiyle ilgilenir. Konuşulunca bir takım sesler çıkarır. Tanıdığı biri gelince ve tanıdık yüzleri görünce gülümser. Yabancıyı ayırt etmeye başlar.

 

6. ay: Bebek, anneyle birlikte olmak ister. Annenin varlığı ve yokluğu önem kazanır. Annenin varlığında mutlu olur, yokluğunda ağlama gösterir. Anneye bağlanma oluşmaktadır. Yabancı ve tanıdık yüzleri ayırt eder. Başka bir çocuğu görünce ona atılır veya ondan çekinir. Bakma, dokunma gibi arkadaşlık ilişkisi 6. aydan sonra saç çekme, tutma gibi davranışlara döner. 

 

3–6 ay arası: Bebeklerle ses ve göz teması sağlamak, iletişim kurmak ve onlarla oyun oynamak gelişimleri için önemlidir.

7–9 ay arası: Yabancıları iyice ayırt eder. Aynadaki görüntüsü ile iletişim kurmaya çalışır. 8. aydan itibaren “ben” ve “başkası” ayrımını yapmaya başlar. Kucağa alınmak için uzanır. Başkalarının yaptığı bazı yalın davranışları taklit eder. Dikkati çekmek için bağırır.Hoşçakal (bay bay) işaretini taklit eder.  “Ce-ee” oyununa katılır. Anneden ayrıldığında korku tepkisi gösterebilir. Anneden ayrılma kaygısı yaşar. 9. ayda bazı sözleri ve basit davranışları taklit etmeye başlar. Oyun arkadaşlarına dikkat edip onlara ilgi duyar. Bu dönemlerde anneden ayrılma ve tekrar kavuşma sürecini mümkün olduğunca doğal yaşatmak gerekir. Çocukla hareket içeren “alkış”, “bay bay”, sallanma, saklanma ve “cee-ee” oyunları oynanmalıdır.

10–12 ay arası: Aynadaki görüntüsü ile oynar, kendi görüntüsünü başkası gibi öper. Bu tepkiler toplumsal gelişimin temeli olarak değerlendirilir. Sosyal gelişim gerçek anlamda 10. aydan sonra başlamaktadır. Anne dışındaki diğer bireylere (baba, bakıcı, kardeşler) yavaş yavaş bağlılık geliştirilir. Başkalarının ses ve davranışları taklit edilir. Oyuncaklarla ve kişilerle oynama başlar.  Yetişkine oyuncağı uzatır ama vermez. Oyuncağı başkası tarafından alınınca sinirlenir ve ağlar. Hafif vuruşlarla ve sarılmalarla sevgisini gösterir. Basit buyruklara uyar.

12 aylık çocuk diğer insanlara ve özellikle de anneye bağımlıdır. Sevgi ve mutluluğunu anlaşılır şekilde ifade eder. Çevresindeki kişilere sevgi gösterisinde bulunur ve onları güldüren davranışları tekrarlar. Taklit oyunları başlar. 14–18 aylık çocuklar arkadaşlarıyla dostça ilişkiler kurmaya çalışırlar. Kovalama, saklanma ve diğer grup oyunlarından ve toplumsal oyunlardan (top oyunları, kovalamaca, saklambaç) hoşlanırlar. Oyuncaklarını istendiği zaman ve bazen de kendiliğinden verirler. Başka bir çocuğun yanında oynarlar ancak ona çok az gerçek tepki verirler. 18–24 ay arasında akranlarıyla görüşmek isterler. Basit hayali oyunlar oynarlar. Nesneler sosyal ilişkinin bir aracı olarak görülmeye başlar. Taklit ve utanma vardır. Çocukların istekleri değere alınmalı, hayali ve toplumsal oyunlar oynamalarına olanak sağlanmalı ve bu oyunlar birlikte oynanmalıdır. Oyun bitiminde oyuncaklar birlikte toplanmalı, basit ev işlerine yardım etmeleri sağlanılmalıdır. 2 yaş çocuğu yetişkinlerle basit faaliyetlerde bulunabilir ve artık ailede önemli bir yeri olan, faaliyetlere katılan ve sosyal ilişki kuran bir aile bireyi haline gelir.

2 yaş: Çocuk gelişimini önemli düzeyde tamamlamıştır. Yürüyebilir, bağımsızdır, duyu organlarından gelen uyarıları anlar ve bunlara cevap verir. Sözcüklerle kendisini, gereksinimlerini, istemlerini ve arzularını dile getirebilir. Edilgin bir durumdan çıkmıştır. Çevresini tanımaya çalışan, merak eden, araştıran ve farklı uyarıcılar arayan bir durumdadır. Aile dışındaki kişilerle ve akranlarıyla etkileşimde bulunur ve akranlarıyla olan beraberlikten zevk alır. Bazı davranışların belirli ortamlarda yapılamayacağını öğrenir. Bu yaş grubundaki çocuklar artık bağımsızlaşmış olmaları nedeniyle çevreyle bağımsız ilişkiler kurarlar. Diğer kişilerle ilişkilerinde alma yönünde ilişki içersindedirler. Basit grup oyunlarından hoşlanırlar. 3-10 dakika öykü dinlerler. Çocukluk döneminde 2.5 yaş kritik ve oldukça güç bir dönemdir. Dengesizlik, aykırılık, olumsuzluk ve inatçılık yaşıdır. Çocuklar yetişkinlerin sözlerini dinlemezler, söylenenin tersini yaparlar. Bağımsız davranıp çevreden herhangi bir yardım almak istemezler, birçok şeyi kendileri yapmak ve başarmak arzusundadırlar. Buna karşın tutucudurlar. Her şeyin alışıldığı biçimde yapılmasını isterler ve yeniliğe itiraz etme eğilimindedirler. Ayrıca tam bir kararsızlık ve dengesizlik gösterirler. Aşırı hareketlilik ve atılganlıkla tembellik, girişkenlik ile utangaçlık, aşırı sahip olma ile aldırmazlık ve aşırı bağırma ile sakinlik arasında gidip gelirler. Bu dengesizlik, olumsuzluk ve inatçılık geçicidir ve bu durumdan korkulmamalıdır. Bu durum, kötü huyluluk olarak yorumlanmamalıdır. Ailelerin bu dönemde çocuklarla inatlaşma içine girmemeleri gerekir.

2–3 yaş arası çocuğun sosyalleşmesi ve hayal kurma gücü giderek artar. Üç yaşına doğru taklit etme, işbirliği, otorite kabulü, ilgi çekme, rekabet, karşı koyma gibi sosyal gelişmeler oluşur. Çocuk giderek kendini denetleyebilir hale gelir. Çiş, kaka kontrolü kazanır. Çevresiyle olan sürtüşmeleri azaltıp uyumlu hale gelmeye başlar. Bu süreçte ailenin olumlu sosyal model olması çok önemlidir. Birçok toplumsal davranışın ve sosyalleşmenin temelleri bu dönemde atılır. Çocuğun ileride paylaşan, işbirliği içinde olan, ve başka kişilere saygı göstren biri olabilmesi için bu dönemlerde paylaşmayı, işbirliğini ve saygıyı görüp yaşaması gerekir. Çocuklar bu dönemde başka çocuklarla ve yetişkinlerle iletişim kuracağı ortamlarda bulunmalı ve sosyal ortamlara sokulmalıdır. Çocukların sosyal ve duygusal gelişimi anne ve babanın tutumlarıyla belirgin bağıntı içersindedir. Çocuklarla sıcak ve samimi ilişkiler kurulmalı ve tutarlı olunmalı, çocuk desteklenmeli ve cesaretlendirilmeli,  önemli ve değerli olduğu hissettirilmeli ve ayrıca mantıklı kurallar konulmalıdır. Duygularını ifade etme olanağı sağlanmalı, sosyal beceriler kazanması konusunda yardımcı olunmalıdır.

3 yaşına geldiğinde çocuk olumlu ve dengeli bir hale gelir. Genellikle dil gelişimi tamamlanır. Dil gelişimi nedeniyle çevresiyle iyi ilişkiler kurar. İletişim becerileri bu yaşta gelişmiştir ve kendisini iyi tanır. Yetişkinler ile bir arada olmaktan ve etkileşim içerisinde bulunmaktan hoşlanır. Yaşıtlarını ve yetişkinleri taklit eder ve onların söylediklerini ve davranışlarını tekrarlamaktan hoşlanır. Üç yaş çocuğu bencildir, paylaşmayı bilmez, başkaların haklarını pek gözetmez, başkaları için bir şey yapmaz, doğru-yanlışı bilmez, ısrarlı ve sabırsız davranır. Doğru davranışa yönelmesi çoğunlukla ailenin disiplin ve otorite anlayışına bağlıdır. Çocuklar üç yaş sonlarına doğru arkadaşlarıyla oynamak isterler, birbirlerini seyredip birbirleriyle konuşurlar, grup halinde oynamaları belirginleşir, kendi benliklerini keşfederler, alıp vermeyi ve paylaşmayı öğrenirler. Oyunlara ve oyunun kurallarına uymakta kısmen zorluk çekseler de sosyal ilişkilerde bazı sınırlılıklar fark etmeye ve sosyal kişilik kazanmaya başlarlar. Duygularını kolay şekilde denetim altına almaya başlayıp çevrelerindeki insanlarla ilgilenirler. Arkadaşlarıyla ilişki kurmaları ve oynamaları belirgin şekilde artar.

4 yaş civarındaki bir çocukta yavaş yavaş bazı değişiklikler oluşur. Bedeninde ve kişiliğinde gelişmeler olur. Bu yaş grubundaki çocuklar, daha uyumlu ve davranışlarını daha kontrol edebilir bir hale gelirler. Kuralları öğrenmeye, kuralları fark etmeye ve uymaya başlalar. Girişimcilik ve atılganlık belirginleşir. Arkadaşlık ilişkisi önemli hale gelir. Arkadaşlara bağlılık artar. Arkadaşlar hem model olarak hem de sosyalleşme açısından etkili olurlar. Rekabet belirgin bir hale gelir. 4 yaş çocuğu değişkenlik ve kaypaklık gösterebilir. Oyunlarında zaman zaman çatışma ve saldırganlık gözlenebilir. Buna karşın çocuklar oyunlarda paylaşmayı, yardımlaşmayı, işbirliğini, başkaların isteklerini dikkate almayı, kendi haklarını korumayı, başkalarıyla iyi ilişkiler kurmayı ve buna benzer birçok sosyal deneyimi öğrenirler.

5 yaş çocukluğun ilginç ve kritik dönemlerindendir. Çocuk gelişim basamaklarını tamamlamış ve hemen hemen bir düzlüğe çıkmıştır. Kişisel ve sosyal ilişkileri artmış, olgun ve soğukkanlı hale gelmiştir. Güven duygusu içerisindedir. Kendi kendine yeten, sosyal, kendinden emin, uyumlu, rahat, dikkatli, kararlı, nazik, canlı ve neşelidir. Üstün nitelikli bir çocuk haline gelmiştir. Sosyal ve duygusal yönden dengeli haldedir. Saldırgan ve kavgacı davranışlar oldukça azalmış, inatçı ve olumsuz bir çocuk yerine söz dinleyen bir çocuk haline gelmiştir. Artık başkalarına yardım etmekten hoşlanan, kendi yaşıtı çocuklarla küçük gruplar halinde oynayan, yaşıtlarıyla iyi ilişkiler kuran, kuralları anlayıp ve bunlara uyan bir bireydir. 5 yaş çocuğu yetişkinleri gözlemleyip taklit etmekten ve yetişkinlerin aldığı kararlara yardımcı olmaktan hoşlanır. Gözlemlerini oyunlara yansıtıp ev işlerine yardımcı olmaktan zevk alır. Sorumluluk duygusu alabilir. Çocuklar 5 yaş civarında içinde bulundukları kültür değerleri doğrultusunda doğru-yanlış, iyi-kötü, güzel-çirkin vb. kavramları kazanmaya başlarlar. Çevrelerindeki kişileri taklit ederek sosyal uyumu davranışları öğrenirler ve bu davranışları uygularlar. Toplumdaki bazı nezaket kurallarını öğrenirler. Toplumun istek ve beklentilerine uygun davranışlar gösterip, daha sosyal olurlar.

3–5 yaş arası çocukların duygular adlandırılmalı ve duygularını ifade etmek için çocuklara olanak sağlanmalıdır. Çeşitli durumlarla ilgili duygular konuşulmalıdır. Çocuklara iyi model olunmalı, evde demokratik bir atmosfer yaratılmalıdır. Çocuklara değer verilmeli, karar verme imkanları sağlanılmalı ve sorumluluk verilmelidir. Sosyal deneyim kazanmaları için ortam hazırlanmalı, arkadaş gruplarına ve sosyal etkinliklere katılma fırsatı yaratılmalıdır. 

Çocuklar 6 yaşına geldiklerinde, 5 yaşında sahip oldukları sakin ve uyumlu durumları kaybolur. Çocuk, artık değişmekte olan bir çocuktur. Hareketli, uyumsuz, dengesiz ve kurallara karşı olan davranışlar içine girer. 6 yaş çocuğu düşünce açısından realistir, mantıklıdır, meraklıdır, yeni girişim ve deneyimlerde bulunur. Çevresindeki kişilerle ilgilenir. Başkaları ile iyi ilişkiler kurma, paylaşma, işbirliği, dostluk gibi davranışlar gösterir. 6 yaş okul çağına geçiş dönemidir. Okul çağı (7–11 yaş), aileden kısmen uzaklaşıldığı, aile ilişkilerin zayıfladığı, sosyal bilincin arttığı, sınıf, arkadaş ve oyun grupları içine girildiği bir dönemdir. Bu dönemde çocuklar genelde kolay etkilenirler, kendi arkadaşlarının görüş ve düşüncelerini paylaşıp arzularının arkadaşlarının arzuları ile aynı doğrultuda olduğuna inanırlar. Buna karşın büyüklerin görüşlerine karşıt görüştedirler. Ayrıca bu dönemde belirgin şekilde kendi grup üyeleri ve diğer gruplar ile rekabet içindedirler. Okul döneminde birlikte oynama ve karşılıklı konuşma başlar; iş birliği yapabilme geliştirilir.

 

Bu dönemde hızlı bir sosyalleşme görülür. Bencil duygu ve davranışlar azalarak, arkadaş grupları içinde uyumlu davranışlar gösterilir. Arkadaş gruplarındaki uyumluluk bir zorunluluktur. Biçim ve düşünce olarak gruba uymayanlar gruptan dışlanır. Grupta kalmak için hiçbir fedakarlıktan kaçınılmaz. Bu yaş grubundaki çocuklarda arkadaşlık her geçen yıl daha kararlı bir duruma gelir. Arkadaşlık benmerkezcilikten dostluğa doğru ilerleyen bir süreç göstermektedir. 6–8 yaşlar arasında kız ve erkek çocuklar birçok oyunu birlikte oynarlarken, 9–11 yaşlarındaki çocuklar ise kendi cinsinden olan arkadaşları ile oynarlar. Okulun döneminin başlangıcında beğenilen, ilginç oyuncakları ve oyunları olan arkadaşlar seçilirken, 8–10 yaşlarında arkadaşlıkta güven, son yıllarda ise dostluk ilişkisi önem kazanır. Arkadaşlık ilişkisi, çocukların sosyal becerileri öğrenmelerini sağlar. Başkalarının düşüncelerine ve haklarına duyarlılık geliştirilir. Kuşkusuz grup içinde ve arkadaşlık ilişkisinde rekabet de vardır. Bunun ılımlı hale getirilmesi uygun olur.

 

Okul çocuğunda anne-baba ilişkileri iyidir. Ebeveynler ile daha az zaman geçirilse de geçirilen sürenin kalitesi sosyal gelişimde önemli bir rol oynar. Çocuklar bu dönemde de ailelerin desteğine ihtiyaç duyarlar ve ailenin düşüncesinden etkilenirler. Aileler bu dönemde çocukların çalışma alışkanlıkları ve başarılarına odaklanırlar. Bu dönemde çocuklar ebeveynleri tarafından izlenmek ve denetlenmek istemezler. Onlara belli izinler ve belirli bir ölçüye kadar bağımsızlık verilmelidir. Ailelerin demokratik bir tutum sergilemeleri gerekir. Çocuklara belirli özgürlükler verilirken aynı zamanda sorumluluk almaları sağlanılmalıdır. Okul döneminde de ailenin ve özellikle de öğretmenin uygun model olması çok önemlidir.

 

7 yaş çocukları genelde sakin ve hassastırlar. Yalnız başlarına uzun süre geçirebilirler. Çocuklar 8 yaşında grup çalışmalarından hoşlanır hale gelip her şeyi yapabileceklerini düşünürler ve başkalarının düşüncelerine önem verirler. 9 yaşında gerginlik içindedirler. 10 yaş ise elde edilen bilgilerin özümsendiği, gelişimin dengelendiği, uyumluluğun oluştuğu bir yaştır. Bu yaşta öğretmen, arkadaş ve özellikle anne ile kurulan sosyal ve yakın ilişkiler ön plana çıkar.

 

Okul çağında arkadaşlık ve aile ilişkileri önemlidir. Sosyalleşilir; bireysel olgunluk artarken toplumsal yargılar, kurallar ve tavırlar öğrenilir. Bu nedenle çocukların arkadaşlık ilişkilerine ve öğretmenleriyle olan ilişkilerine önem vermek gereklidir. Çocukların benlikleri ve öz saygıları desteklenmeli, onlara grup çalışması olanağı sağlanmalıdır. Kendisinden din, dil, ırk, cins, statü ve bakış açısı yönünden farklı olan akranlarıyla arkadaşlıkta bulunmalarından korkulmamalı ve bu tür arkadaşlıklar desteklenmelidir.

 

12 -21 yaş arası dönem (ergenlik çağı) ise hangi kimlikte olunacağının, ne yapmak ve ne olmak istendiğinin ve yaşama nasıl yön verileceğinin sorgulandığı; değişim ve gelişim içinde kişiliğin oluşturulup olgunlaştırıldığı; kişiliğe toplumsal nitelik kazandırıldığı; özdeşleşmenin yaşandığı; sorumluluk ile özerklik arasında denge kurulmaya çalışıldığı bir arayış çağıdır. Bu yıllar toplumsal gelişim ve uyum yıllarıdır. Ergen, toplumda saygınlık kazanmak ve statü sahibi olmak ister. Yaşanan çevrenin sosyal, kültürel ve ekonomik özellikleri ve etkileri ve çevresindeki kişilerle özdeşleşme, gencin kişiliğine biçim verir. Ergenlik döneminde 12–15 yaş olumsuzluk evresidir. Huzursuzluk, karşı olma, dengesizlik vardır. 16-21 yaş olumluluk dönemidir. Kişiliğin gelişmesinde büyük adımlar atılarak kişilik önemli ölçüde oluşturulup, birey olarak olumlu gelişmeler kaydedilir. Sosyalleşilerek ve toplumun bir üyesi haline gelinerek toplumla olumlu ilişkiler oluşturulur.

 

13 yaş çocukları dengesiz ve huzursuz ve ürkektir. 14 yaşındaki genç yaşamı sever, canlı, neşeli, enerji dolu, iyimser ve dışa dönüktür. Çevreye yönelmeye başlar. Kendine güven duyar. Arkadaş gurubuna çok bağlıdır. Aile bağları güçlenmiştir. Diğer insanlarla çok ilgilidir ve bireysel farklıları inceler. 15 yaşındaki genç ilgisiz, kayıtsız ve hassastır. Psiko-sosyal açıdan karmaşıktır. Ev ilişkileri zayıflar. Kendini yeterince büyümüş görür. Anne-babanın aşırı yakınlığını istemez. Bağımsızlık duygusu ve rekabet duygusu gelişmiştir. Toplum yaşamını sever, arkadaşlarıyla olmaktan hoşlanır. 16 yaşındaki genç kendini daha iyi yönetebilir, büyükler üzerinde yetişkin etkisi bırakır. Sürtüşmeler ve çatışmalar azalır, aile ilişkileri iyi hale gelir, genç herkese karşı hoşgörülüdür. Bu yaşta genç yasaları ve toplumsal kuralları kavramaya başlar.

 

Ergenlik, arkadaş ilişkilerin çok önemli olduğu bir dönemdir. Ergenler evden yavaş yavaş uzaklaşarak arkadaşlarıyla ve grupla birlikte geçirecekleri zamanı artırırlar. Aile ilişkileri ne kadar zayıf ve az ise arkadaşlarla ve grupla olma arzuları da o kadar artar. Ergen kendi duygu, düşünce ve ilgisini paylaşabileceği kimseleri kendisine arkadaş olarak seçer. Arkadaşlar her yönden ve özellikle de birçok sosyal konuda onları etkilerler. Gençler sosyal değerlendirmeleri arkadaşlarıyla yapmayı tercih ederler ve yeni kuralları ve davranışları denerler. Arkadaş ilişkilerin birçok olumlu sosyal etkisi vardır. Buna karşılık yanlış kişilerle ve gruplarla yapılan arkadaşlık da çok tehlikeli ve zararlıdır. Cinsel bakımdan olgunlaşan ergenler karşı cins ile arkadaşlık kurarlar. Karşı cinse mensup olan arkadaşların kişilik ve cinsel özelliklerine ilgi duyarlar. Ergen için başkalarının, özellikle de karşı cinsin gözünde nasıl göründüklerinin ve arkadaşları tarafından beğenilip beğenilmemelerinin önemi büyüktür.

 

Ergen, arkadaşlarıyla uzun zaman geçirse de ergen üzerinde anne-babanın önemi ve etkinliği bu dönemde de anlamlı şekilde devam etmektedir. Ergenler, okul, meslek ve gelecek konusunda anne-babanın fikirlerinden etkilenirler. Fırtına ve stres dönemi olarak tanımlanan bu dönemde, özellikle de ilk yıllarda, ergen ve aile arasında çatışmalar yaşanır. Ebeveynler çocukların özelliklerini kabul ederek onlara saygı gösterildiklerinde zaman içerisinde bu çatışmalar da azalır. Ebeveynler çocukların olumsuz deneyimleri karşısında onlara anlayış göstermeli ve her zaman yanlarında olduklarını onlara hissettirmelidir. Çocukların anne-babaların desteklerine bu dönemde de ihtiyaçları vardır. Ebeveynler ergenlerin oluşturmaya çalıştıkları kimlikleri konusunda destekleyici tutumlar sergilemeli ve güven verici ilişki içerisinde olmalıdır. Bu dönemde de çocuklara anlayış gösterilmeli ve onlara duygularını aktaracakları etkinlikler ve grup arkadaşlıkları sağlanmalıdır. 

 

Çocuklar doğduklarından itibaren aileleriyle birlikte yaşamaya başlarlar ve aileleri onların ilk sosyal çevreleridir. Daha sonra aile içinde başlayan sosyal etkileşim, diğer yetişkinlerle ve arkadaş ilişkileri ile devam eder. Çocukların toplumsal bir kimlik kazanmaları, yaşadıkları toplumun kültürünü tanımaları ve yaşadıkları toplumun bir parçası olmalarıyla mümkün olabilir. Çocukların sosyal gelişimi, içinde yaşadıkları topluma uyum sağlama sürecidir.