ARKADAŞLIK

1 yaşından sonra yürüyen çocuk büyük bir mutluluk ve hevesle ev, aile ve toplum içerisinde yer almaya çalışır. Bu 1–3 yaş dönemlerinde arkadaşlıklar çocukların sosyal ve bilişsel gelişimlerine önemli katkı sağlar. Bu dönemde çocuklar kendi yaşıtlarıyla birlikte olmak istemelerine rağmen, egosantrik düşünceleri nedeniyle yaşamın kendi çevrelerinde döndüklerine inandıklarından diğer çocuklarla işbirliği yapmaya hazır değillerdir. Başlangıçta bu dönemde karşılıklı güven ve paylaşma gelişmemiştir. Çocuklar bu dönemlerde yan yana geldiklerinde paralel oyunlar oynarlar, yan yana oturup farklı aktivitelerle ilgilenip birbirleriyle çok az iletişim kurarlar. Bu türden huzurlu bir birliktelik zamanla, sosyal becerilerin gelişmesine yardımcı olur. Ebeveynler bu dönemde de çocukların arkadaşlıklarını ve beraberliklerini yakından gözlemlemeli, ısırma ve vurma gibi zararlı hareketlere müsaade etmemeli, çocukların incinecekleri durumların oluşma olasılığı karşısında dikkati başka noktalara çekerek sorunları ve kavgayı oluşmadan engellemelidir. Çocuklar oyun oynarken yalnız bırakılmamalıdır. Bu yaşlarda birlikte oynanan oyunlarda değerli ve tek olan oyuncaklar kaldırılmalı, iki tane olan oyuncaklar çıkartılmalı, boyalar ve defterler çift sayıda olmalıdır. Ebeveynlerin oyunlara yardım etmeleri gereklidir. Çocukların sırayla oynamaları sağlanmalıdır. Blokları dizme ve yıkma, kovaları doldurma ve boşaltma, topları atma, tutma ve birbirine yuvarlama, saklanma gibi olunlar sırayla oynanabilen oyunlardır. Çocuklara paylaşma kavramı anlatılmalı ve öğretilmelidir. Çocuklar oyuncaklarının bazılarını paylaşmayabilir. Buna da saygı göstermek gereklidir.    

 

3 yaşından sonra arkadaşlık ve ortaklaşa oyunlar çocuklar için çok önemli bir sosyal durum haline gelir. Oyunlarla deneyim kazanarak alıp verme ve paylaşma öğrenilir. Oyun saatlerinin rutin programa oturtulması önemlidir.

3 yaşındaki çocuklar genellikle bağımsız ve birbirlerine paralel oyunlar oynarlar. 4 yaşındaki çocuklar oyunlar da bir dereceye kadar işbirliği gerektiren ve bağımsız rollerin üstlenildiği paralel oyunlar oynarlar. 5-6 yaşlarda ise etkileşimli oyunlar oynanır. Çocuklar oyun arkadaşlarının nasıl davrandığına bakarlar ve sürekli birbirlerini etkilerler. Ebeveynler, çocukların arkadaşlarıyla oyunlar oynamasına olanak sağlamalıdır. Oyunlar, nasıl arkadaş olunacağını öğretir ve ilişki kurmak için gerekli becerileri geliştirir. 3–6 yaş arasındaki çocuklar aileden ayrılıp anaokuluna gittiklerinde gerçek arkadaşlıklarla tanışırlar. Aynı zamanda belirgin şekilde akran baskısına maruz kalırlar. Küçük çocuklar arkadaşlarını taklit ederler. Bazen arkadaşların kötü alışkanlıklarını kaparlar. Bu durum başkalarına sosyal olarak bağlanma isteğinden ve uyum sağlama ihtiyacından kaynaklanır. Çocuklar gelişimleri boyunca sosyal olarak uyum sağlamayı öğrenirler. Arkadaş baskısının olumsuz yönlerinin yanında olumlu yönleri de vardır. Arkadaşlar bu yaşlarda toplumun cinsel rol standartlarının uygulayıcıları olarak birbirlerinin cinsel kimlik kazanmasına yardımcı olurlar. Oyunlarda cinsiyete özgü davranışlar çiğnenirse belirgin tepkiler verirler. Kardeşler de birbirlerini çok etkilerler. Çocuklar bu yaşlarda diğer çocukların, kardeşlerin ve medyanın etkisine çok açıktırlar. Bu yaşlarda televizyon, sosyal etki kaynağıdır. Uygun ve denetlenmiş çocuk programları topluma uyum sağlama konusunda çocuklara çok şey öğretir. Akran baskısı ve medya, çocukların seçim ve davranışları yanlış etkiliyorsa ailenin bu durumlara müdahale ederek rehberlik etmesi gerekir. Televizyonun gösterdiği tüm şeylerin gerçek dünya ile aynı olmadığı çocuklara öğretilmelidir. Çocukların akran baskısı nedeniyle istemedikleri şeyleri yapmaya itilmelerine izin verilmemelidir. Çocuğa neyi seçeceğine kendisinin karar vermesi gerektiği öğretilmelidir.

 

6 yaşından sonra okul döneminde, arkadaşlık ilişkileri artar, oyun sokağa ve çevreye yayılır. Bu dönemde kızlar ve erkekler kendi aralarında kümeleşerek oynarlar. Erkekler takımlı oyunlara yönelip durmadan yarışırlar. Çocuklarda yaşıtlarıyla hem arkadaşlık kurma isteği vardır, hem de onların arasından beceri ve yetenek üstünlüğü ile sivrilmek çabasındadırlar. Çocuklar yalnız başlarına oynamak yerine birçok arkadaşla birlikte olma ve oynama eğilimindedirler. Okul çocukları bu dönemde küçük gruplar ve “kulüpler” kurmaya da meyillidirler. Ayrıca bu dönem, “en iyi arkadaşlar” edinme dönemidir. Bu iyi arkadaşlıklar sık sık bozulup yeniden kurulur. Yakın arkadaşlıklar ve küçük gruplarda sırlar paylaşılır, dedikodular yapılır. Sık sık arkadaş gurupları değiştirilebilir. Bu yaştaki çocuklar arkadaşlıktan beklentileri, ilgi alanları, kiminle oynamanın eğlenceli olabileceği, kiminle paylaşımcı olunacağı gibi kriterlere göre arkadaş seçerler. Zamanlarının çoğunu arkadaşları ile geçirirler. Okulun ilk yıllarında beğenilen ve ilginç oyuncağı olan arkadaşlar seçilir. 8–10 yaşlarında arkadaşlık ilişkileri güvene dayalıdır. Sonraki dönemlerde ise duygu ve düşüncelerin paylaşıldığı arkadaşlıklar kurulur. Çocuk büyüdükçe normal arkadaşlık ilişkisi yerine sevilen, güvenilen yakın arkadaşlık ilişkisi yani dostluk ilişkisi önem kazanır. Okulun başlangıcında arkadaş sayısı fazla olmasına rağmen yakın arkadaş pek yoktur. İleri yaşlarda arkadaşlıklar sayıca artmaz. Birliktelik açısından artış vardır ve yakın arkadaşlar oluşur. Bunlar diğer arkadaşlardan ayrı tutulur. Arkadaşlık 6-12 yaş arasında benmerkezcilikten dostluğa doğru ilerleyen bir süreç geçirir.

 

Çocukların arkadaşlarından kabul görmesi çok önemlidir. Dışlanma ciddi bir sorundur. Çocuklara kurallara göre oynamayı, toplumun kabul ettiği davranış modellerini, paylaşmayı, işbirliğini, teşekkür etmeyi, kişilere saygılı olmayı öğretmek gereklidir. Bunlara sahip olmadan arkadaşlık kurmak zordur. Ebeveynlerin, kendi çocukluklarındaki olumlu arkadaşlıkları çocuklarına anlatmaları çocukların arkadaşlık oluşturmalarına olumlu katkı sağlar. Çocukların arkadaş ilişkilerini desteklemek için okullarda grup çalışması arttırılmalıdır. Unutmamalıdır ki çocuklar arkadaşlıklarının kalitesini yetişkinlerin standartlarına göre belirlemezler. Arkadaş seçerken seçici davranabilirler. Her bireyin farklı özellikleri olması nedeniyle din, dil, ırk, cinsiyet, sosyal statü, ekonomik durum gözetmeksizin arkadaşlıklar kurulması çocuk gelişimine büyük katkı sağlar.

 

Ergenlik çağı özgürlük ve topluma karışma çağıdır ve fırtınalı bir dönemdir. Bu dönemde kendi kendisiyle ve çevresiyle sürekli bir savaş içersinde olan genç, her şeyden önce kendini aramaktadır. Ana-babasından farklı olma eğilimi onu boşlukta bırakır. Oluşan boşluğu, yeni yakınlıklar ve ilişkiler kurarak doldurmak ister. Bu nedenle ergenlikte arkadaşlık ilişkileri çok önem kazanır. Ergenler zamanlarının çoğunu arkadaşlarıyla geçirirler ve arkadaşlarının davranışlarından belirgin biçimde etkilenirler. Ergenlik aynı zamanda bir deneme sürecidir. Ergenler bu süreçte yeni kuralları, davranışları, kendi düşünce ve yeteneklerini denemek ve değerlendirmek isterler. Ergenin katıldığı arkadaşlık grupları bunlara imkan sağlar. Ergenler koşullarına, olanaklarına, kültür ve beğenilerine göre girdikleri grupta ve arkadaş kümesinde bağlılığa ve dayanışmaya önem verirler. Ergen kümede kalmak için kendisini arkadaşlarının etkisine bırakır. Kendini benimsetmek için kendine aykırı gelen davranışlara bile katılır. Ergenlerin aile ilişkileri ne kadar zayıfsa, arkadaşlarıyla birlikte olma istekleri de o kadar artar ve yoğun arkadaşlık ilişkilerine girerler. Ergen ana-babası ile çatışma içerisindeyse gruba ve arkadaşlara kendini tümden kaptırma olasılığı yüksektir. Evden yeteri kadar destek bulamayan ergen, olumsuz arkadaşlıklara yönelir. Olumsuz arkadaşlar açısından ana-babanın dikkatli olması, ergeni denetlemesi ve yönlendirmesi gereklidir.

 

Ergenler kendi duyguları, düşünceleri, ilgileri, değerleri ve tutumlarına göre kendileriyle ortak yönleri olan ve paylaşım yaşayabilecekleri kişilerle arkadaşlık kurarlar. Seçtikleri arkadaşlar her zaman onların yanındadır. Giyim, çalışma, eğlence, boş vakitlerin değerlendirilmesi ve benzeri birçok sosyal ve toplumsal konularda birbirlerini etkilerler. Ergenlerin geniş arkadaş gruplarının arasında bir de çok sıkı bir arkadaşlık ilişkisinin yaşandığı “küçük arkadaş grupları” vardır. Bu küçük arkadaş grubu, olumluluk ve zararlılık açısından çok önemlidir. Arkadaş etkisi ergenliğin başlangıcında çok yüksektir. Zaman geçtikçe arkadaş etkisi de azalmaktadır.

 

Ergenlikte cinsel olgunlaşma nedeniyle karşı cins ile arkadaşlık kurma ihtiyacı artar. Ergenler karşı cinsten olan arkadaşlarının kişiliklerini ve cinsel özelliklerini öğrenmek isterler. Artık sosyal ve toplumsal yaşantıda, gruplarda hem kız hem de erkek arkadaşlar birliktedirler. Ergenler arkadaşları tarafından kabul edilmek, onaylanmak ve beğenilmek isterler.

 

“Bağımlılık yaratan madde” kullanımı ergenlik yıllarında başlamaktadır. Ergeni madde kullanmaya sürükleyen faktörlerin başında aile ve arkadaş ilişkileri gelmektedir. Aile içi çatışmalar, aile desteğinin yetersizliği, ergen ile olumlu ilişki kurulamaması, ayrılık ve aile içi şiddet önemli ailesel etkenlerdir. Ergenlikte madde kullanımının en büyük nedeni ise arkadaş etkisidir. Arkadaşlıktan dışlanmamak nedeniyle ergenler her türlü olumsuz ve zararlı davranışa uyma eğilimindedirler.