BEBEKLERDE UYKU
Uyku nedir?
Uyku dış uyaranlara karşı bilincin tümünün veya bir bölümünün yittiği, tepki gücünün zayıfladığı, her türlü etkinliğin büyük ölçüde azaldığı, vücudun beyin dışı bölümlerinin istirahata sevk edildiği, çevreyle iletişimin uyarıcı ile geri döndürülebilir biçimde geçici, kısmi ve periyodik olarak kaybolması şeklindeki dinlenme durumudur. Uykunun sebebi veya fonksiyonu tam bilinmese de uyku, yorulan ve yıpranan sinir sisteminin bakıma alındığı bir dinlenme dönemi olarak kabul edilir. Uyku vücudun dinlenmesini ve beynin bir gün önce aldığı bilgiyi işlemesini sağlar. Bebeklerde uykunun beynin yapılanması ve yeni edinilen becerilerin yerleşmesi üzerinde önemli bir etkisi olduğu düşünülmektedir.
Uyurken ve uyanıkken, insan beyni farklı fonksiyonel durumlara sahiptir. Uykunun canlandırıcı doğası vardır. Uyku uyanıklık süresi boyunca nöral (sinirsel) aktivitenin yan ürünlerinin birikiminin aktif temizliğini sağlar.
Non-REM ve REM uykusu nedir?
Uykuya daldığımızda bilinç düzeyimiz değişir. İki tip uyku vardır. Biz bu iki uyku tipi arasında gidip geliriz. Bunlar Non-REM ve REM uykusudur. Non-REM uyku, göz hareketlerinin hızlı olmadığı uyku anlamına gelir. Geceleri ilk uyku dönemi Non- REM uyku ile başlar. Non- REM uyku, giderek derinleşen uyku dönemidir ve vücudun dinlendiği en sakin uykudur. Nefesimiz düzgündür; sakindir ve vücut fonksiyonlarımız en düşük seviyededir. Non-REM uykunun dört evresi vardır. Bu tip uykuda uyandırılmak zordur ve kişi uyansa dahi sersem gibi olur. İkinci uyku tipi ise REM uykusudur. REM uykusu hızlı göz hareketlerinin olduğu uykudur ve uykunun rüya görülen evresidir. Beynimizde çok fazla hareketlilik vardır. Kalp atışı ve nefes alıp verişler düzensizleşir; göz, diafram ve bazı solunum kaslarımız dışındaki istemli kaslarımız pek işlemez. REM uykusunda kimi zaman uyanır gibi oluruz. Uyandırılmak kolaydır ve uyanırsak genellikle kendimizi oldukça dinlenmiş hissederiz.
Uykuya daldığımızda ilk önce Non-REM uykusu başlar. Hızlıca uykumuz derinleşir. Non-REM uykusunu, sonra REM uykusu takip eder. Bu şekilde bir uyku döngüsü tamamlanır. Bu döngü yaklaşık 90-120 dakika sürer. Gece boyunca uykuda, her bir döngüdeki REM uykusunda daha fazla zaman harcanacak şekilde, dört ya da beş kez bu döngü tekrar eder. Sabaha karşı uyanmadan önce REM uykusunda bir saat kadar zaman harcarız. REM uykusunda harcanan zaman yüzdesi bebeklikten sonra gittikçe azalır. Yenidoğanda tüm uykunun % 50’si REM uykusudur. Bu oran üç yaşında % 33’e, 11 yaşında % 27’ye ve ergenlikte de yaklaşık %25’e düşer. Çocuklarda uykunun ilk 2-3 saati derin uykuda geçer. Gün içersinde aktif ve hareketli olma ve yorulma derin uykunun süresini uzatır. Uyku döngüleri yaşa göre farklılık göstermektedir ve bebeklerde bu döngüler kısa ve çok sayıda olacak şekilde tekrarlanmaktadır.
Normal bir gecede ilk başta uykuya daldığımızda, uykuya Non-REM uyku ile başlarız ve uykunun derin safhasına (bilinçsizlik en derindir) ulaşırız. Sonra REM uykusuna geçer; rüya görür; hafif uykuya geçer ve kısa süreliğine bilinçli hale gelir ve bazen de çok kısa süreli uyanırız. Sonra döngü yeniden başlar ve uykuya dalarız. Sonuçta yetişkinler ve çocuklar gece birçok kez uyanırlar. Ancak erişkinler uyandıkları zaman pozisyon değiştirerek uyumaya devam ederler. Bazı çocuklar da uyandıklarında çok hafif mızmızlanıp sonra tekrar uyurlar. Bazı çocuklar ise uyanıp ebeveynlerini rahatsız ederler. Çocuklar biz erişkinler gibi her gece uyanırlar. Bu durumu bilmek ve kabul etmek zorundayız. Çocukların hiç uyanmamasını beklemek gerçekçi değildir. Ancak çocukların uyanarak ebeveynlerini rahatsız etmelerini kabul etmek zorunda da değiliz. Bebeklerin uykuları daha kısa ve hafiftir. Bebekler, altı aya kadar her gece yaklaşık üç dört kez uyanırlar. Altı aylık olduktan sonra da geceleri kısa bir süre için de olsa birkaç kez uyanmaları normaldir. Ancak bu uyanıklık döneminin sadece birkaç dakika sürmesi gerekir. 1-2 yaş arası dönemde gece bir kez uyanma olabilir. Çalışmalar göstermiştir ki 1-3 yaş arası çocukların yüzde 30’u geceleri bir veya daha fazla kez uyanmaktadırlar.
Bebeklerde ve çocuklarda ortalama uyku süresi ne kadardır?
Uyku gereksinimi insan yaşamı boyunca süre açısından değişkendir. Yenidoğan bebekler günün 16-20 saatini uykuda geçirirler. Bir aylık bebekler günde ortalama 15-16 saat uyurlar. Başlangıçta uyku açısından gece ve gündüz arasında bir fark yoktur. İlk aylarda bebekler gün içinde sık sık ve kısa sürelerde uykuya dalarlar. 3 aylık bebekler günde yaklaşık 15 saat, 6 aylık bebekler 14 saat, 12 aylık bebekler 13 saat, 2-4 yaş arası çocuklar 11,5-13 saat, 5-9 yaş arasındakiler 10-11 saat, 10-15 yaş arasındakiler 9-10 saat, 16-65 yaş arasındaki kişiler 6-9 saat, 65 yaş üstü kişiler ise 6-8 saat uyku uyurlar.
Yenidoğan çocuklar düzensiz bir uykuya sahiptirler ve bu durumun olgunlaşması yaklaşık altı ay sürer. Yenidoğan bebekler günde ortalama 16-20 saat uyumalarına rağmen bir seferde ancak 1-2 saat kadar uyurlar. Çocuklar büyüdükçe günlük uyku süresi gittikçe kısalır. Çocuklar, ihtiyaç duydukları uyku ve uykuya dalma süresi ve ne kadar çabuk uyanıp ne kadar çabuk uykuya dalacakları açısından farklılıklar gösterebilirler. Ebeveynlerin en önemli görevi çocuklarına erken yaşta iyi bir uyku alışkanlığı kazandırmak olmalıdır.
Düzenli uyku, bebeklere eğitimle verilebilir mi?
Bebeklerde uyku, öğrenilebilen bir beceridir ve eğitimle verilebilir. Uyku eğitimi, bir bebeğin desteksiz, kendi başına yatağında uykuya dalmasını ve gece boyunca uyumasını öğrenmesi konusunda ona yardımcı olma sürecidir. Eğitimle düzenli uyku bebeklerde oluşturulabilir. Fakat bu eğitimin kolay olmayan, sabır ve tutarlılık gerektiren, uzun bir sürede verilebilen bir eğitimolduğu unutulmamalıdır.
Uyku eğitimi konusunda yöntemler nelerdir?
Uyku eğitimi konusunda dünyada kabul gören iki yaklaşım vardır: 1-Ağlamasına izin verme (Cry-it-out) yaklaşımı, 2-Gözyaşı yok (No Tears) yaklaşımı. Ayrıca bu iki ana yaklaşım arasında yer alan karma yöntemleri öneren görüşler de vardır.
Bebeğe verilecek uyku eğitimi konusunda hangi yöntemin uygulanacağı anne ve babaların kendilerini hangi yöntemde daha rahat hissedeceklerine ve bebeğin hangi uyku stratejisine daha olumlu yanıt vereceğine dair düşüncelerine bağlıdır. Yapılan araştırmalarda hangi uyku eğitimi yöntemi seçilirse seçilsin eğer seçilen bu yöntem tutarlı bir biçimde uygulanabilse tüm yöntemlerin etkili olduğu gösterilmiştir. Uyku eğitiminde tutarlılık, hangi uyku eğitim yönteminin seçildiğinden çok daha önemlidir.
“Cry-it-out” (Ağlamasına İzin Verme) uyku yöntemi nedir?
Bu yöntem, bir bebeğe uyku eğitimi verilmesi sırasında bebeğin ağlamasına izin verilmesi gerektiğini savunur. Temel olarak bu yöntem bebeğin henüz ayıkken yatağa konulmasını ve sakinleştirmek için pışpışlanarak (ancak kesinlikle kucağa alınmadan) kısa sürelerle ağlamasına izin verilmesini önermektedir.
"Ağlamasına İzin Verme Uyku Yöntemi", Boston Çocuk Hastanesi Pediyatrik Uyku Bozuklukları Merkezi Direktörü Çocuk Hekimi Richard Ferber tarafından geliştirilen bir yöntemdir. Ferber, bebeklerin, kendi başlarına uykuya dalabilmeleri ve gece boyunca uyuyabilmeleri için kendi kendilerini sakinleştirmeyi öğrenmeleri gerektiğini savunmaktadır. Ferber’e göre bir bebeğin kendi kendisini sakinleştirmeyi öğrenebilmesi, bebeğin belirli zaman dilimleri boyunca ağlamaya bırakılmasını da içermektedir. Bu yöntem kendi başına uykuya dalmanın diğer beceriler gibi öğrenilebilen bir beceri olduğu, bebeklerin bu fırsat kendilerine tanındığında bu beceriyi geliştirebilecekleri ve bebeklerin kendi başlarına uykuya dalamamalarının ve gece boyunca uyanmalarının nedeninin uyumadan önce sallanmaya veya emzirilmeye alışmalarından kaynaklandığı düşüncesine dayanmaktadır.
Bu yöntemin uygulanabilmesi için öncelikle, bebeğin fiziksel ve duygusal olarak gece boyunca uyumaya hazır olduğu 4-6 aylık dönemde olması beklenmelidir. Ancak bu yöntem için öngörülen kesin bir yaş aralığı yoktur ve bu daha ziyade çocuğa bağlıdır. Bu yöntemin adım adım uygulanması önerilir.
1. Adım: Bebek uykuluyken, ancak henüz uykuya dalmamışken beşiğine yatırılır.
2.Adım: Bebeğe iyi geceler denilip odadan çıkılır. Eğer bebek odadan çıkıldığında ağlarsa önceden belirlenmiş bir süre boyunca ağlamasına müsaade edilmelidir.
3.Adım: Bebeği sakinleştirmek için odaya geri dönülür. Ancak odada bir veya iki dakika kalınır. Bu sürede ışık kapalı olmalı; sessiz ve sakinleştirici bir ses tonuyla konuşulmalı; bebek kesinlikle yataktan kaldırılmamalı ve bir iki dakika sonunda bebek hala ağlamaya devam ediyor olsa dahi odadan tekrar çıkılmalıdır.
4.Adım: Bu defa odanın dışında bir öncekinden daha uzun süre beklenip aynı rutin oda dışında kalan süreler gitgide artırılarak ve her seferinde sakinleştirmek için odada yalnızca bir iki dakika kalınarak ve oda, bebek hala uyanıkken terk edilerek devam ettirilir.
5.Adım: Bu rutin bebek siz oda dışındayken kendi başına uyuyakalana kadar devam ettirilmelidir.
6.Adım: Eğer bebek daha sonra tekrar uyanırsa aynı rutin, oda dışında geçirilen en kısa süreli bekleme süresinden başlamak suretiyle oda dışında kalan zamanlar git gide artırılarak o gece için öngörülen maksimum süreye ulaşana kadar en baştan tekrar edilmelidir.
7.Adım: Bebeğin odasına yapılan bu bir iki dakikalık ziyaretlerin aralığı her gece biraz daha artırılmalıdır.
Ferber, çoğu durumda bebeklerin bu yöntemle üçüncü veya dördünce gece veya maksimum bir hafta içince kendi başlarına uykuya dalacaklarını ifade etmektedir. Eğer bebek birçok gece geçmesine rağmen bu yönteme direnç göstermekteyse birkaç hafta yönteme ara verilip sonra yeniden başlanmalıdır.
Bu yöntemde oda dışında bekleme süresi önemli bir konudur. Bebeğin odasına gelmek için oda dışında beklenilmesi gereken süreyi Ferber şu şekilde açıklamaktadır:
İlk gece: İlk seferinde 3 dakika, ikinci seferinde 5 dakika, üçüncü seferde 10 dakika ve sonraki seferlerde bu şekilde artan dakikalar
İkinci gece: 5 dakika, 10 dakika ve 12 dakika ve sonraki seferlerde bu şekilde artan dakikalar
Üçüncü gece: Dakikalar her seferinde daha da artırılarak bu süreç devam ettirilir.
Bu bekleme sürelerinin sabit ve sihirli süreler olmadığı ve sürelerin git gide artırılması koşuluyla uygun gördürdüğünüz ve rahat hissettiğiniz herhangi bir sürenin seçilmesinde herhangi bir sıkıntı bulunmadığı akılda tutulmalıdır.
Bazı uyku uzmanları ve aileler bu yönteme şiddetle karşı çıkmaktadırlar. Bu karşı görüşler, söz konusu yöntemin çocuğun ebeveynine duyduğu güveni tehdit edeceğini ve böylece güvenlik duygusunun yara alacağını savunmaktadırlar. Ferber bu karşı görüşlere şu şekilde yanıt vermektedir: "Gün içinde yeterince ilgi ve sevgi gören bir bebek tamamen ağlamaya terk edilmediği müddetçe geceleri yalnız bırakılabilir. Küçük bir çocuk dahi kendisi için en iyisinin ne olduğunu bilir ve istediği şeyi elde etmediği zaman ağlar. Keskin bir bıçakla oynamak istediğinde ne kadar ağlarsa ağlasın buna müsaade etmezsiniz ve bunun psikolojik sonuçlarından endişe duymaz veya kendinizi suçlu hissetmezsiniz. Kötü uyku alışkanlıkları da bebeğinize bu şekilde zarar vermektedir ve bunu düzeltmek sizin görevinizdir."
“No tears” (Gözyaşı Yok-Ağlatmama) uyku yöntemi nedir?
Bu uyku yöntemi bebek ağlar ağlamaz ebeveynlerin onu sakinleştirmelerini içeren kademeli bir yaklaşımı önermektedir. The Baby Sleep Book’un yazarı çocuk hekimi William Sears bu akımın önde gelen temsilcilerindendir. Bunun yanı sıra Elizabeth Pantley, The No-Cry Sleep Solution kitabında bu metodu adım adım anlatmıştır.
Daha az ağlama içeren bir yöntemi tercih edenler uyku zamanlarının bebek ile ebeveyn arasında sessiz ve huzurlu bir gece ritüeli ve bebeğin açlık ve güven ihtiyacına hızlı bir biçimde cevap verilmesini içeren bir bağlılık fırsatı yarattığına inanmaktadırlar. Bu görüşü savunan uzmanların bazıları ağlatma metodunun bebekler için iyi olmadığını düşünmektedirler. Sears ve Pantley, ağlatma metodunun uyku ile ilgili ömür boyu sürebilecek olumsuz bir etki yaratabileceğine inanmaktadırlar. Buna karşılık ağlatma metodunu savunan uzmanlar, bir çocuğun anne ve babası tarafından ara sıra kontrol edilmek suretiyle kısa sürelerle yalnız bırakılarak ağlatılmasının bebekler için travmatik olmadığını savunmakta ve gözyaşı yok metodunun, çocukların uyku ile ilgili olarak ebeveynlere aşırı bağlı olmalarına yol açtığını ve kendi başlarına uykuya dalma konusunda kendi kendilerini sakinleştirme kabiliyeti kazanmalarını zorlaştırdığını ifade etmektedirler.
Sears, uyku konusunda çocuk merkezli bir yaklaşımı savunmakta ve genele yönelik, hazır ve tek tip uyku eğitimi anlayışına karşı aileleri uyarmaktadır. Sears kendi kendilerine uykuya dalabilmeleri konusunda bebeklere sakince ve sabırla yardım edilmesi gerektiğini tavsiye etmektedir. Bebeğin uykuya dalabilmesi için onunla birlikte uyuma, sallama ve emzireme gibi fiziksel yakınlık içeren davranışları, bu davranışların olumlu uyku algısı yaratması ve en sonunda da sağlıklı bir uyku alışkanlığı kazandırması bakımından teşvik etmektedir.
Pantley ise her bebeğin ihtiyaçlarına göre inşa edilmiş, daha nazik ve kademeli bir uyku stratejisi önermektedir. Pantley, bir bebeğin, yatağa konmadan önce uykulu olduğu noktaya gelene kadar sallanması ve beslenmesi ve eğer ağlarsa da buna hemen cevap verilmesi gerektiğini savunmaktadır. Ailelerin bebeğin uyku düzenine, gündüz ve gece uykularına dair günlükler tutmalarının teşvik edilmesini önermektedir.
Gözyaşı yok metodu için düzenli bir gündüz uykusu sistemi yaratılmalıdır. Düzenli bir gündüz uykusu alışkanlığı, gece uykularının da düzenlenmesine yardımcı olur. Bebeğin mümkün olan en erken saatlerde, 18:30-19:00 gibi yatağa yatırılması gerekmektedir. Bebeğin daha fazla uyanık tutularak yorulması tuzağına düşmemek önemlidir; zira çok yorgun bir bebek uykuya dalmakta güçlük çeker. Bazı uzmanlar daha erken yatağa giden bebeklerin daha uzun uyuduklarını söylemektedirler. Değişimlerin yavaşça yapılması önemlidir. Örneğin bebek 21:30'da gece uykusuna dalıyorsa bu saatin birden 19:00’a çekilmesi doğru değildir. Yatma saati her gece azar azar öne alınarak, bebek için en uygun yatma saati belirlenmelidir. Yatıştırıcı bir uyku öncesi rutini bulup ona bağlı kalmak önemlidir. Pantley’in deyimiyle “pış-pış”, “şşş” veya “uyku vakti” gibi bazı “anahtar sözcükler” geliştirmek ve bebeğe birazdan uyuyacağına dair işaretler vermek gerekir. Bu sözcüklerin bebek sakinleşene veya uyuyana kadar tekrarlanması, bebeğin bu sözcükleri uyku ile ilişkilendirmesini sağlayacaktır. Bebek için rahat bir uyku ortamı yaratmak da önemlidir. Bazı bebeklerin sessizliğe ve karanlığa ihtiyaçları vardır. Yatıştırıcı müzikler de işe yarmaktadır. Odanın çok ısıtılmasından veya soğuk olmasından kaçınılmalıdır. Yine de bebeğin her sesine cevap verilmemeli ve gerçek bir ağlama ile uyku mırıltısını ayırmayı öğrenmek gereklidir.
Karma yöntem=Tracey Hogg (yatır-kaldır) uyku yöntemi nedir?
Tracey Hogg uyku yöntemiaslındabir orta yoldur. Hemşire Tracy Hogg esasen “No tears” (Gözyaşı Yok-Ağlatmama) uyku yöntemininbilinen en ünlü temsilcisidir. Hogg, temelde Sears ve Pantley’in yaklaşımlarını olumlu bulmasına rağmen tekniklerini eleştirmektedir. Hogg, bebekleri uyuturken emzirme, pışpışlama ve sallama gibi davranışlara bağlı kalınmasına temkinli yaklaşmaktadır. Bunun yerine Hogg’un yaklaşımı bebek ağladığında bebeğin yanına gidilmesi, yataktan kaldırılması, bebek sakinleştirilince tekrar yatağa yatırılması ve bu döngünün ihtiyaç devam ettiği müddetçe tekrarlanması gerektiği şeklindedir. Onunn tekniği en yalın tabiriyle Sears ve Ferber’in ortasında bir yoldur.
Tracey Hogg (yatır-kaldır) uyku yönteminin temel mantığı şu şekildedir: Uyku zamanı geldiğinde her zaman belirli bir uyku rutini uygulaması oluşturulmalıdır. Perdelerin kapatılması veya ışığın azaltılması gibi odanın loş haline getirilmesi, pijamaların giydirilmesi, bebeğin kucağa alınarak hafifçe sallanması ya da sallanan sandalyede bir müddet kucakta sessizce oturtulması veya sessiz ve sakin bir sesle ninni söylenmesi gibi 5 dakikayı aşmayacak ve uyku saatinin geldiğini anlatan uyku rutini uygulamaları yapılmalıdır. Bebek uyumadan önce banyo yapmaktan ya da kendisine kitap okunmasından memnun kalırsa bunlar da uygulanabilir. Bu tip rutin uyku uygulamalarından sonra bebek yatağına konmalı ve orada kendi başına uyuması öğretilmelidir.
Hogg, uykunun bir düzenli bir durum olduğunu vurgular. Ayrıca bebeklerin bir makina olmadığını, bu düzenin katı bir şekilde uygulamaması gerektiğini ve bazı esnemeler olabileceğini belirtmektedir.
Hogg, yatır-kaldır uyku yöntemini değişik yaşlar için hafifçe farklılaştırmıştır. 3 aydan küçük bebeklerin uykuda kol ve bacak kaslarına hakim olamadıkları için yatarken kolların kundaklanabileceğini belirtir. Bebeğin yatağında uyumadığı ve ağladığı durumlarda yanına gidilip kucağa alınmasını ve sırtına hafifçe (pat-pat yapılıp) vurularak pıpışlanmasını, bir yandan da "şşş" sesi çıkarılarak sakinleştirilmesini, bebek sustuğunda da beklemeden yatağına geri konulmasını önerir. Bebek tekrar ağlarsa, yeniden yatağından alınmalı, sakinleştirilmeli ve ağlaması durunca tekrar yatağına yatırılmalıdır. Bu uygulamalar bebek yatağında kendi başına uyuyuncaya kadar tekrarlanmalıdır.
3-6 aylık bebeklerin yatakta ağlamaya başladıklarında önce kucağa alınmadan yattıkları yerde hafifçe sırtlarına (pat-pat yapılıp) vurularak pışpışlanması, bir yandan da "şşş" sesi çıkarılarak sakinleştirilmesi ve bu uygulamalar işe yaramıyorsa o zaman bebeğin yatağından kucağa alınması önerilir. Kucağa aldığında bebek sırtını bir yay gibi gerip ebeveyni itiyorsa, yani bir anlamda tepki gösteriyorsa, bebek sakinleşmesi için kısa bir süre yatağına geri konulur. Ancak hemen sonra bebek tekrar geri alınmalıdır. 3-6 aylık bebekler ağlamaya başladıklarında sesleri giderek daha yükselir; en yüksek noktaya eriştikten sonra yavaşlayarak susmaya başlar. Bu döngü 3-4 defa tekrarlanabilir. Bu süreçte yapılacak olan, kucağınıza her aldığınızda sırtına hafifçe (pat-pat) vurup onu sakinleştirmektir. Burada önemli olan, bebek uyumadığı, döngünlerin uzun sürdüğü ve ağlamaların olduğu zaman, annenin (uyku eğitimini verenin) sinirlenmemesi gerektiğidir. Anne sinirlendiğinde bu değişim bebek tarafından fark edilir ve bu da bebeğin uyumasını zorlaştırır. Ağlama ne kadar uzun sürse sürsün moral bozulmamalı; gerginlik bebeğe yansıtılmamalıdır.
6-9 aylık bebekler daha bağımsızca hareket etmeye, yatakta oturmaya, 9. aylarda da bazı bebekler karyola parmaklıklarına tutunarak ayağa kalkmaya başlarlar.6-9 aylık bebeklerde uykuya dalma dönemlerinde veya uykudan uyandığında bebek eğer uyumaz ve ağlarsa kendi başlarına oturuncaya veya ayağa kalkıncaya kadar beklemek gerekir. Ardından yatağın yanına gidilip bebek kucağa almadan sakinleştirilip nazikçe yatağına tekrar yatırılmalıdır. Bu yaşlarda bebeğin uyumasına yardımcı olacak bir uyku arkadaşı (yumuşak kumaştan yapılmış bir bebek veya hayvan) kullanılmaya başlanabilir.
9-15 aylık bebeklerde ise 6-9 aylık bebeklere uygulanan yaklaşımın aynısı uygulanmalıdır. Bu yaşlarda bebeğin algılaması artmış olduğundan bebeğin kendini güvende hisetmesinin sağlanması için uykuya geri döndürlürken bebekle yumuşak bir sesle konuşulması gerekir. “Şimdi uyuyacaksın bebeğim, merak etme seni yalnız bırakmıyorum. Uyumakta zorluk çektiğini biliyorum ama şimdi uyku zamanı” gibi sözcüklerle bebek sakinleştirilmeli ve güven oluşturulmalıdır.
Yatır-kaldır uku yöntemi uygulandığı bir günde tüm sakinleştirme çabalarına ve denemelere rağmen bebek 40 dakika boyunca uykuya geçmezse yönteme devam edilmemeli ve bebek, odasından dışarı çıkartılmalıdır. Başka bir odada 10-15 dakika sessiz bir şekilde beklenmeli; sonrasında tekrar bebeğin yatak odasına geri dönülmeli ve uyutmak için aynı yöntemlerle tekrar denenmelidir.
Hogg’un yatır-kaldır uyku yönteminin başarılı olması için yöntemin sadece gece uykularında değil, gündüz uykularında da uygulanması gerekir. Yatır-kaldır uyku yöntemine başlamaya karar verdikten sonra ebeveynler tutarlı ve kararlı olmalıdır. Bebekler düzeni severler ve düzenlerinin değişmesinden hiç hoşlanmazlar. İlk günlerde uyku eğitiminde bir dirençle karşılaşılması çok normaldir. Bu direnç anlarında yöntemi uygulamaktan vazgeçilmemeli ve yönteme ara verilmemelidir. Yatır-kaldır uyku yöntemi uygulamasında tutarlı ve kararlı olmak çok önemlidir ve yöntemin faydalı olabilmesi için en az 2 hafta aralıksız olarak uygulanması gerekir.
Bebeklerde uyku nasıl sağlanmalıdır?
Uyku eğitimi doğumdan itibaren başlayan bir süreç olduğundan ilk üç ay önemlidir. Üç aydan küçük bebekler günde ortalama 16 saat uyurlar. Yenidoğan döneminde (ilk 1 ay) bebekler kısa sürede acıkacakları ve sık sık anne sütü alacakları için belli bir uyku düzeni oturtmak neredeyse imkansızdır. Yenidoğan bebeklere başlangıçta gündüz ve gece ayrımı ve de gecelerin uyku zamanı olduğu öğretilmeye çalışılmalıdır. Bazı bebekler yenidoğan döneminde gece-gündüz karmaşası yaşarlar. Geceleri sık sık uyanıp; gündüzleri kesintisiz, uzun (4-5 saat) ve devamlı uyurlar. Bebeğin biyolojik saatini ayarlamasına yardımcı olunması gerekir. Bu nedenle gündüzleri 2 saatten daha uzun uyuyan bebeğin nazikçe uyandırılması gerekir. Gündüzlerin uyku saati olmadığı ve gecelerinse uyku saati olduğu alışkanlığı kazandırılmaya çalışılmalıdır. Gündüz uykusu fazla olan bebeklerde bebek emzirilirken bebeğe sevgi sözcükleri söylenmeli; anne bebekle sözsel iletişim kurmalı ve gündüz bebeklerin alt temizliği yapılırken de bebekle konuşulmalıdır. Gündüz oda güneş almalı; puslu günlerde gündüz ışıklar yakılmalıdır. Gündüzleri ev aktivitelerine bağlı ses ve gürültü oluşmasından çekinilmemelidir. Gece ise ışıkları çok açmadan, sessizce emzirme ve alt değiştirme yapılmalıdır. Gündüz uykularının aydınlıkta, gece uykuları ise karanlık bir ortamda uyunması uygundur. Gece uykusu öncesi uzun uyuma rutini olarak masaj, kundaklama (sarılan materyalin bebeğin nefes almasını engellemeyecek, bebeğin kalçasını rahatça hareket ettirebileceği ve dizlerini rahatça esnetebileceği şekilde olması gerekir) yapılabilir; arka plan uyuma müziği çalınabilir.
İlk 1. ayda bazı bebekler emerken uykuya dalabilirler. Böyle bir durumda bebeğin elleri ovularak uyandırılmalı ve emmeye devam etmesi sağlanmalıdır. Bebek yeterli derecede emdiyse ve emerken uyumaya dalarsa bebek yavaşça yatağına yatırılmalıdır. Ayrıca bebek, arabasında uykuya dalmışsa burada uyumasına izin verilmemeli ve yatağına yatırılmalıdır. Bebeklerin kucakta veya arabada değil; yataklarında uyumaları gerekir. Bu alışkanlık kazandırılmaya çalışılmalıdır. Yenidoğan bebeklere uyku konusunda öğretilmesi gereken diğer bir temel konu, uykunun bebeğin kendi yatağında uyunacağıdır. Bebek gece ve gündüz hep yatağında uyumalıdır. Bebek yatağında uyumaya alışmalıdır. Yatağında uyumaya alışan bebekte, uyanınca ve yalnız kalınca korkma olayı pek olmayacaktır.
Bebek doğduktan sonra bebeğin beslenme ve temizlik gibi ihtiyaçlarının ve bakımının düzenli, periyodik, devamlı ve tutarlı bir şekilde, bebeği gerçekten seven, ona bağlanabilen, mutlu, huzurlu, sabırlı, güvenli, tutarlı ve tahammüllü bir kişi (anne) tarafından karşılanması ve doyurulması gerekir. Bebeğin ihtiyaçlarının bu şekilde karşılanması, hayatındaki kişilerin güvenilir olduğunu bebeğe öğretir ve güven duygusunun gelişmesini sağlar. Bebeklerin bakımlarının ilk 1-3 ayda düzenli bir program çerçevesinde verilmesine gerek yoktur. Fakat 1-3 aydan sonra bakımlarının günlük rutinler şeklinde verilmesi gereklidir. Özellikle beslenme bir düzene sokulmalı; bebek 2-3 saat ara ile anne memesi almalıdır. Bu emme düzenlenmesiyle birlikte gündüz uyku ve oynama saatleri de düzene sokulmalıdır. Beslenme ve uyku düzeni yakalamak, bebeğin gün boyu daha huzurlu olmasını sağlayacaktır. 3. aydan sonra da bebeklerin ne zaman ve nasıl emecekleri, yemek yiyecekleri, uyuyacakları, temizliğin ve günlük aktivitelerin nasıl yapılacağı planlanmalıdır. Bu eylemler mutlaka günlük rutinler şekline dönüştürülmelidir. Bebekler için düzen, belirlilik ve rutinler çok rahatlatıcıdır ve bebeklerin kendilerini güvende hissetmelerini, bebeğin biyolojik ve duygusal saatlerinin oluşmasını sağlar. Rutinler bebeğin ve ailenin hayatını kolaylaştırır. Bu nedenle 3-6 aydan sonra akşam uyku saatlerini oturtmak ve aynı şeyleri sıra ile yapmak uykuya geçişi kolaylaştırır. Uykudan önce sakin ve düzenli bir zaman geçirilmelidir.
İlk üç ayda uyku konusunda bebeğe gecelerin uyku zamanı olduğu ve uykunun kendi yatağında uyunacağı öğretilmelidir. 3. aydan sonra da uyku rutinleri, özellikle de gece uyku rutinleri oluşturulmalıdır.
Bebeğin uyku düzeni oluşturulurken öncelikle uyku işaretlerini anlamaya çalışmak ve uykusunun geldiğinde ne yaptığına dikkat edilmek gerekir. Bebeğin uyku işaretleri göz ovuşturmak, esnemek, sakinleşme ve çevreye ilgisinin kaybolması gibi işaretler olabilir. Uyku düzeni oluşturulurken ikinci önemli konu ise uyku rutinleridir. Bebeklerin bizler gibi bazı uyku öncesi rutinlerine ihtiyaçları vardır. Bebeklerdeki uyku rutinleri ışıkları loş hale getirmek, emzirmek, ninni söylemek, yaşına uygun müzik dinletmek, masaj yapmak, yaşına uygun kitap okumak gibi rutinlerdir. (1 yaşından sonra pijama giymek, 2 yaşından sonra diş fırçalamak da uyku rutini içine sokulmalıdır.) Bebek uyku işaretleri gösterdiğinde de hemen uyku rutini oluşturulmaya çalışmalıdır. Bebekler bizler gibi uyumadan önce sakin bir süre geçirmek isterler.Aile uyku rutinine karar verdiğinde bu rutinler, gece ve gündüz, bebekte uyku işaretleri görülünce veya uyumadan 10-15 dakika önce, bebeğin sakin bir süre geçirmesi sağlanarak uygulamalıdır. Emzik de bir uyku rutini olarak kullanılabilir. (Bebek büyüdüğünde, özellikle gece uykusunda bu uyku rutinlerine, uykudan 20-30 dakika önce başlanılır.). Anne memesini alma ve sallama uyku rutini olarak kullanılmamalıdır. Çünkü anne memesini alma ve sallama uyku rutini olarak kullanılırsa bebek gece defalarca uyanır ve bu rutinleri ister. Bu şekilde de bebekte uyku problemi oluşturulur. Bunun için anne memesi ve sallama uyku rutini olmamalıdır. Ayrıca bebek anne kucağında uykuya başlatılmamalı; bebek uyumadan, uyudu uyuyacak bir dönemde yatağına konulmalı; yatağında kendi kendine uykuya dalması öğretilemeye çalışılmalıdır. Bebek hemen bu duruma alışmasa da zamanla alışır. Yatakta sakince yatıyor ise müdahale etmeden önce uykuya dalması için bebeğe fırsat verilmelidir.
Üç aydan sonra sallanmak ve emzirilmek gibi bir destekle uykuya alıştırılmamış olan bir bebek, geceleri 6-8 saat kesintisiz uyuyabilir. Akşam saat 20:00'den sonra bebekte uyku işaretleri görülünce hemen uyku için hazırlıklar yapılmalı; gece uykusu için uyku tulumu giydirildikten ve iyi uykular, iyi geceler diledikten sonra ve diğer uyku rutinleri ile bebek kendi kendine ve yatağında uyutulmaya çalışılmalıdır. Her gece bu uyku rutinleri mutlaka yapılmalıdır. Ayrıca bebeğin gece uyuyabilmesi için gündüz uygun ve iyi şekilde beslenmiş olması gerekir.
Gece bebek uyandığında bazı sesler çıkarıyor ve mızıklıyor ise birkaç dakika sabredilmeli; hemen bebeğin yanına gidip müdahale edilmemeli; bebeğin kendi kendine uykuya dönmesi beklenmelidir. Bebeğin gece iyi uyuyabilmesi için gündüz ihtiyaçlarının uygun bir biçimde karşılanmış olması, gündüz uykusunu almış olması ve iyi dinlenmesi gerekir. Gece uykusu için de geç saate kalınmamalı; bebek akşam saat 20:00'den önce yatırılmalıdır. Gece uyku saatinin 18:00-20:00 arasında olması uygundur. Gece uyanmaları olduğunda bebeğe aşırı uyaran verilmemeli; loş ortamda sakin ve sessiz davranılmalıdır. Bazen gece uykusu problemi olursa telaşlanılmamalı; uyku rutini ve alışkanlıkları bozulmamalı; bebeğin kendi düzenini kazanması için sabırlı olunmalıdır. Aynı uyku düzeni devam ettirilmeye çalışılmalıdır.
Bebek büyüdükçe uyanık kalma süresi artar ve gündüz uyku ihtiyacı azalır. Bu nedenle bebek gündüzleri uykuya dalmakta zorlanmaya başladığında eğer her seferinde 30-45 dakika uyuyorsa, gündüz uyku saati sayısı azaltılmalı ve uyanık kalma süresi artırılmalıdır. Önemli olan bebeğin gece uyumasıdır.
9. aydan sonra gündüz uykusu düzene girer. Sabah ve öğle uykuları olması normaldir. Bu dönemde bebek tamamen hareketlenmiştir. Günün sonunda, gece uykusu uyumadan önceki saatler bebek için sakin aktiviteler tercih edilmelidir. Televizyon seyretmek bebeğin uykusunu olumsuz etkiler.
Bebeklerde uyku, hayatlarının gündelik bir dönüm noktası ve önemli bir durumdur. Bebek her akşam anne-babasından ayrılır ve geçici olarak ne olduğunu bilmediği bir dünyaya gider. Bebek, uykuya gitme durumunda anne-babadan ayrılmak istemez; gerginleşir ve tedirginleşir. Gidip uyuduğunda ve uyanıp geri geldiğinde bıraktıklarını tekrar bulabileceğinden emin olmak ister. Uykuya dalabilmek için tüm insanların ve bu arada bebeklerin güvende olduklarını hissetmeleri gerekir. Bebekler ve çocuklar uykuya dalabilmek için yanlarında birilerinin varlığına ihtiyaç duyarlar. Bu ihtiyaç fiziksel olarak değil; psikolojik olarak anne-babanın varlığıyla ve bebeklerin kendilerini güvende hissetmeleriyle karşılanabilir. Bu nedenle bebekte güven duygusunu geliştirmek, bebeklerin yatakta kalıp uykuya rahat geçebilmeleri için çok büyük bir önem arz eder.
Uyku eğitiminde ailenin tutarlı, kararlı ve sabırlı olması gerekir. Bebeğin uyku düzeni ve kendi başına, yatağında deliksiz uyuması durumu önemsenmeli ve bu durum oluşturulmak istenmelidir. Uyku zamanları iyi ayarlanmalı; bebek fazla yorulmamalıdır. Bebeğin doğru zamanda uykuya yatırılması önemlidir. Yorulan bebek daha zor uykuya dalar ve kısa sürede uyanır. Gerekirse uyku saatleri not edilmelidir.
Bebek büyüdükçe gündüz uyanık kalma süresinin artacağı ve gündüz uyku ihtiyacının azalacağı unutulmamalıdır. Başlangıçta bebekler 3 aya kadar gündüz 3-4 kez uyurlar, 3-6 ay arası 3 kez, 6-9 ay arası 2-3 kez, 9 aydan sonra gündüz 2 kez, 2 yaşından sonra 1 kez gündüz uykusu normaldir. 4 yaşından sonra gündüz uykusu tamamen bırakılır. Gece uyku problemi olan bebekte gündüz uykusu azaltılmalıdır.
Uyku eğitimi kolay bir süreç değildir.Yatakta bebeğin uykusunu dağıtacak oyuncaklar bulunmamalıdır. Sadece bir tane uyku arkadaşı (geçiş nesnesi oyuncak) olabilir. Ne şekilde olursa olsun, her türlü uyku eğitiminde bebeğin bir miktar ağlaması vardır. Bebeğe desteksiz ve kendi kendine yatağında uyuması öğretilmelidir. Başlangıçta bebeğin uykuya dalması aşamasında odada beklenir. Sonraları bebek uyumayı öğrendikçe bebeğin yanından ayrılıp odadan çıkılmalıdır. Bebeğin uyku saatleri ve süresi bebekten ziyade ebeveynlerin kontrolündedir. Bebeğin uyku mesajları, işaretleri kaçırılmamalı; uyku alışkanlıkları ve rutini yaratılmalı; bebeğin yatağının dışında bir yerde uyumasına izin verilmemeli; günlük uyku düzeni sağlanmalı; uyku rutinleri ve aktiviteleri sıraları değiştirilmeden her gece uyku öncesi tekrarlanmalıdır.
Uyku öncesi fazla uyarı vermek uykuya dalmayı olumsuz etkileyip bozabilir. Anne ve babanın uyku öncesi sakin, sabırlı ve huzurlu olmaları gereklidir. Ailenin gerginliği bebeğin uykuya dalmasını belirgin bir şekilde olumsuz yönde etkiler. Bebek uykuya götürülürken önce onu beslemek, sonra ona ılık banyo yaptırmak ve masaj yapmak uygun olur. Bebek yatma saatinde yatak odasına taşınmalı; gece lambası yakılmalı; yatakta anne sevgi sözleriyle bebekle sakin zaman geçirmeli ve onunla oyalanmalıdır. Gerekirse anne ninni söyler veya masal anlatır; kitap okur; uykusu geldiğinde fazla zaman kaybetmeden yatağa bırakıp ona iyi geceler öpücüğü verir. Bu şekilde bebek öpülüp, iyi geceler denilerek uyanıkken oda terk edilir. Bebek, uykulu ancak henüz uykuya dalmamışken yatağa yatmış olmalıdır. Uykuya geçişte sakinleştirici bir müzik veya su sesi, okyanus sesi, kalp atış sesi vs. çalınabilir. Bebeklerin 6. aydan sonra kendi yataklarında ve kendi başlarına uyumaları uygundur. Bu tür bir uyku rutini oluşturmak çocuklar için uygun ve gereklidir. Arada bu rutin bozulursa endişelenmeye gerek yoktur. Bir yaşından önce de yatak odası mutlaka ayrılmalıdır. 2 yaşına kadar bebeğin beşikte yatırılması tavsiye edilir.
Bebekler bir şekilde uykuya daldıklarında uykuya dalmaları için hangi eylem gerçekleştirildiyse diğer zamanlarda da uykuya yatırırken aynı eylemleri gerçekleştirmek gereklidir. Örneğin bebek emzirilerek uyutulduysa diğer zamanlarda da uykuya dalmak için emmek veya sallanarak uyutulduysa diğer zamanlarda da sallanarak uyumak isteyecektir. Önemli olan sağlıklı bir uyku düzeni oluşturmak ve bebeği kendi yatağında kendi başına uyumaya alıştırmaktır. Uyku alışkanlığı oluşturulan bebekler gece uyanırlarsa onlara herhangi bir uyarı vermemek gerekir. Sessiz olunmalı; konuşulmamalı; yanında mümkün oldukça kısa kalınıp bebek yerinden pek kaldırılmadan hafifçe okşanarak odadan çıkılmalıdır. Bebeğin gece uyanmasını engellemek için saat 24:00 ile sabah saat 6:00 arası anne bebeği emzirmemeli veya ona mama vermemelidir. Gece çok gerekmedikçe bez değiştirilmemelidir. Gündüzleri bebeklere uyarı vermek, onları gürültülü ve canlı ortamlarda tutmak, oyun oynamak, bol bol konuşmak, bol bol kucağa almak, gündüz fazla uyumasına izin vermemek ve bunlara ilaveten gece uyarı vermemek, çok konuşmamak, sessiz olmak, ihtiyaçlarını karşılayıp odadan çıkmak gece uykusunu oluşturmak için yararlı olur. 2. aydan sonra biyolojik bir saat oluşturulabilir. Uyku ritüeli oluşturmak uzun süreli ve sağlıklı bir uyku düzeni sağlamanın en iyi yöntemidir.
Bebeklerde uyku eğitimine ne zaman başlanılmalıdır?
Uyku eğitimi doğumdan itibaren başlayan bir süreçtir. Başlangıçta ilk olarak gündüz ve gece ayrımı ve de gecelerin uyku zamanı olduğu öğretilmeye çalışılmalıdır. Ayrıca bebeğe kendi yatağında uyuması gerektiği öğretilmelidir. Bebek gece ve gündüz hep yatağında uyumalıdır. Bebeklere gecelerin uyku zamanı olduğu ve yatağında uyuması gerektiği, ilk 3-4 aylık dönemde öğretilmelidir.
3-4 aydan sonra uyku öncesi uyku rutinleri oluşturulmalıdır. Uyku rutinleri oluşturulurken bebeklere aynı zamanda uyku eğitimi verilmesi uygundur.
Uyku eğitimine başlanmadan önce bebeğin, uykusunu etkileyecek herhangi bir tıbbı durumunun olmadığına dikkat edilmelidir. Seçilen uyku eğitimi programını uygulamak bakımından esnek davranılmalı ve bebeğin uyku eğitimine genel olarak nasıl bir tepki verdiği gözlenmelidir. Eğer bebek direnç gösterir veya genel olarak ruh hali veya davranışları olumsuz yönde değişirse, uyku eğitimine ara vermek ve tekrar başlamadan önce birkaç hafta beklemek gerekir.
Uyku eğitimi kararlılık, tutarlılık ve sabır ister. Ayrıca anne ve babanın uyku eğitiminde aynı fikirde ve birlikte olmaları ve paralel davranmaları gereklidir.
Bebekler hangi pozisyonda yatırılmalıdır ?
Bebeğin hangi pozisyonda uyutulması gerektiği konusunda eskiden bu yana gelen bir tartışma vardır. Önceleri kusmayı azaltmak, kusmuğun akciğere kaçmasını önlemek ve gazını daha rahat çıkarmasını sağlamak için bebeklerin yüz üstü yatırılması önerilmekteydi. Fakat yapılan çalışmalarda bunun uygun olmadığına karar verildi. Bunun nedeni bebeklik çağında "Ani Bebek Ölümü Sendromu" denilen bir tablonun görülmesidir. "Ani Bebek Ölümü Sendromu" görünürde sağlıklı olan bir bebeğin uykusu sırasında aniden ölmesi durumudur. Bu durum 1800 bebekten 1'inde görülür. İlk bir yaşta sıktır. Yüz üstü yatırılan bebeklerde bu tablo 3,5-9 kat daha fazla görülür. Bu nedenle bebeklerin yüz üstü yatırılması, ani bebek ölüm riskini artırdığından artık önerilmez. Normal bebeklerin uyku sırasında yüz üstü yatırılması uygun değildir. Bu kesin bir bilgidir ve tüm hekimlerin ortak fikridir. Bebekler mutlaka yan veya sırt üstü yatırılmalıdır.
Ani bebek ölümü sendromu konusunda son yıllarda hazırlanan rapora göre, bebek ölümlerinin yarısından fazlasında bebeğin anne ile beraber uyuma durumunun olduğu belirtiliyor. Ayrıca ani bebek ölümü vakalarının yüzde 30'u bebeklerin ideal olmayan yerlerde yatırılması neticesi gerçekleşmektedir. Bu bilgiler ışığında bebek, mutlaka yatağında yalnız yatırılmalı; yumuşak yatak, yastık ve yorgan gibi yüzeylere yatırmamalı; uyurken yüzü direkt örtülmemeli; yastık, çok kalın yorgan, örtü kvs. ullanılmamalı; ağzında emzik veya biberonla uyumasına izin verilmemelidir.
İlk 1-3 aylık dönemde ve çok kusan, solunum sorunu olan, üst solunum yolu malformasyonu (bozukluğu) olan bebeklerin sırt üstü yatırılmaları sakıncalı olabilir. İlk 1-3 aylık dönemde bebekler kustukları sıvıyı ağızdan atacak fiziksel gelişimde değildirler. Sırt üstü yatırılmaları durumunda bebeklerin kusma ile birlikte kusmukları nedenyile boğulma sorunu ortaya çıkabilir. Bu nedenle ilk 3 ayda normal bebeklerin yan yatırılması daha doğrudur. Yan yatış pozisyonunda altta kalan kol arkada olmamalı ve mutlaka öne getirilmelidir. Fakat yan yatırılan bebekler, hep aynı tarafa yatırılırsa başta eğiklik ve asimetri oluşur. Bu nedenle bebek hep aynı tarafa yan yatırılmamalı; ya her uykuya yatırılışta ya da her gün diğer tarafa yatırılarak başta eğiklik ve asimetri oluşumu engellenmelidir. 3. aydan sonra bebek sırt üstü yatırılmalıdır. Sırt üstü yatırılan bebeğin başı düz değil; sağ veya sol yana çevrilmelidir.
Bebek uyanık olduğu zamanlarda, kontrolün güvenli olarak yapılabileceği gündüz saatlerindeyüz üstü yatırabilir. Arada yüz üstü yatırmak özellikle gazını çıkartması için çok faydalı olabilir.
Yenidoğan bebeklerde, yemek borusu ve mide arasında bir kapak yoktur. Yemek borusunun alt ucundaki basıncın fazla olması, mide içeriğinin dışarı çıkmasını engeller. Ancak bazı anatomik ve fonksiyonel bozukluklar nedeniyle mide içeriği yemek borusuna kaçabilir. Bu kaçışa reflü denir. Esasen ilk bir yaş içersinde çoğu bebekte fizyolojik reflüler olabilir. Bebek beslendikten sonra veya gazı çıkartılırken hafif kusma görülmesi ve ağza gelen sütün kesik kesik oluşu sık karşılaşılan bir durumdur. Ailelerin bundan korkmaması gerekir. Bu, normal bir durumdur. Fakat bir de "reflü hastalığı" vardır. Reflü hastalığı demek için bu kaçışların ve kusmanın fazla olması, kilo alamama ve solunumsal bulguları bulunması gerekir. Özellikle prematüre (erken doğan) bebeklerde görülen refü hastalığı, solunum durması veya tekrarlayan akciğer enfeksiyonları gibi tehlikelere yol açabilir. Yapılan çalışmalar, bu problemin bebekler dik tutulduğunda daha az ortaya çıktığını göstermektedir. Fakat prematüre bebekler daha çok yatar pozisyonda bulunurlar. Bu nedenle prematüre bebekler yatırılırken bebeğin başının ve gövdesinin 30 derece yüksekte olduğu eğimli pozisyon tercih edilir. Prematüre bebekler hastanede, beslendikten sonra bu şekilde yüzü koyun yatırılır. Bebeklerde reflü hastalığı saptanırsa yatak 20-30 derece eğimli hale getirilip baş yukarıda ve beslenmeden sonra sol yan tarafa yatırılması gerekir. Bu şekilde yatırılmada kusma en az olmaktadır.
Uyku problemi olan bebeklerde ne yapılmalıdır?
Bebeklerin uykusu sadece bebekleri ilgilendirmez. Bebeklerin sorunu gibi gözükse de anneyi, babayı, ailedeki diğer çocukları, ailede yaşayan diğer kimseleri ve komşuları yakından ilgilendiren bir durumdur. Bu nedenle uyku düzenini oluşturmak ve uyku problemlerini çözmek çok önemlidir. Genellikle uyku alışkanlığı kazandırılan çocuklarda uykudan uyanma görülebilir. Uyanan çocuk ya yatağında ağlayacak ya da anne-babanın yatağına gelecektir. Bu üç tip uyku problemi de çözülebilir sorunlardır.
Bebekte hiçbir sağlık sorunu yoksa ve tüm ihtiyaçları uygun şekilde karşılanmasına rağmen gece sık sık uyanıp kendi kendine uykuya devam edemiyor ise bir uyku sorununun varlığı düşünülmelidir. Ayrılık kaygısı önemli bir nedendir. Bebekler 8-18 ay arası ayrılık kaygısı yaşayabilir. Bu dönemde yatağa konulduklarında yatakta ayağa kalkıp, ağlarlar. Bu sorunun çözümü, uyku rutinlerine ve seçilen uyku eğitim yöntemlerine sağdık kalınması ve devam edilmesidir. Gündüzleri bebeğin kapı açık bir şekilde tek başına odasında oynaması sağlanılmalıdır. Diğer önemli bir konu da gündüz iyi beslenemeyen bebeğin, gece acıkarak uyanmasıdır. Bebeklerin gündüz yeterli beslenmesi önemlidir. Bebeklerin gündüz ve gece uyku rutinleri ve genel olarak yaşam rutinleri bozulmamalıdır. Rutini bozulan bebek gece iyi uyuyamaz. Diş çıkarma, hastalık gibi durumlarda da uyku problemi oluşur. Eğer düzen bozulmazsa hastalık yatışınca eski uyku düzeni kolaylıkla sağlanır. Bebek bazı geceler ağlayarak uyanabilir. Böyle durumlarda yapılacak en etkili şey, bir sandalye çekip bebeğin yatağının yanına oturmak ve onu sözlü bir şekilde sakinleştirmeye çalışmaktır. İlk bir kaç gece bu zor olsa da bebek bu rutine de alıştıkça zamanla kendi kendine uykuya dönebilir. Uyku eğitimi sırasında bebeğin odasında sandalyede bebeğin uyuması için beklenildiğinde, 2-3 günde bir sandalye yataktan bir miktar uzaklaştırılmalıdır ve sonunda tamamen odadan çıkana dek bu uzaklaştırılma sürdürülmelidir.
İki yaşından sonra yatak değiştirildiğinde (beşikten yatağa geçildiğinde) uyku problemleri oluşabilir. Bebeğin uyku ritmini bozmadan ve yatağındaki çarşaf, yastık, oyuncak seçimi ile yeni yatağını sevmesi sağlanarak, olay çözülmeye çalışılmalıdır. Bazen de çocuk uyumamak için direnir. Su ister, sarılır, "masal oku" der, "babam gelsin" bahaneleri uydurur. Bu bahanelere kanmamak; tutarlı ve sabırlı olup uyku ritmini bozmamak gerekir. Bazen de çocuk, yatağından kalkar ve anne-babasının yatağına gelir. Bundan hoşlanılsa da bu duruma izin verilmemeli ve çocuk yatağına geri götürülmelidir. Birkaç kez uyku rutini ve düzeni bozulursa çocuk buna kolaylıkla alışır ve bunun devamını ister. Bazı çocuklar da erken uyanırlar. Bu durumda çocuğun günlük ritmi gözden geçirilmelidir. Gündüz uyku saatleri, gece yatış saatleri gözden geçirilerek durum çözülebilir. Çocuklar 3 yaşına kadar gündüz uyumayı severler. 3 yaşından sonra ise gündüz uykusunun bırakılması uygundur. Erken uyanan çocuklarda gündüz uykusunu kesmek gereklidir.
Bazen çocuklar kabus nedeniyle korku içinde uyanırlar ve gördükleri kabusları anlatırlar. Böyle bir durumda hızlıca çocuğun yanına gitmek, çocuğu sakinleştirmek, rüya gördüğünü söylemek, zarar görmesine izin verilmeyeceğini anlatmak, uyuyuncaya kadar oda ışığını loş hale getirmek ve çocuğun uyuması için odasında beklenmek uygun bir yaklaşımdır. Ayrıca çocuğun gerçekten korkup korkmadığı ve anneyi, babayı yanında tutmak için mi böyle davrandığı ayırt edilmelidir. Çocuklar bu durumlarda veya istedikleri diğer zamanlarda oyuncak ayıcık gibi sevilen ve güven verici nesneleri yanlarına alarak uyuyabilirler.
Uykusu hafif olan çocuklar söz konusu olduğunda odada çok hafif sesle müzik çalarak çocuğun sese duyarsızlaşması sağlanmalıdır. Her gün müzik sesini daha da arttırarak çocuğun bu sesle uyuması sağlanabilir.
Aile ne kadar yorgun olursa olsun bebeğini zorla uyutamaz. Bebeğin uykusu için huzur dolu bir ortam oluşturarak sadece bebeğin uyuması kolaylaştırılabilir. Çocukların yatmak istediği saat, ailenin yatmaları gerektiğini düşündüğü saat olmayabilir. Büyüdükçe uykuya yatma ve uyuma süreleri değişecektir. Her türlü uyku problemi, sabırlı ve ısrarlı olunursa çözülebilir.
Uyku problemini çözmede kontrollü ağlatma tekniği nedir?
Uyku problemlerini çözme konusunda geçmişte uygulanan bazı yaklaşımlar vardır. Bunlardan en popüleri uyku düzeni oluşuncaya kadar çocuğu uzun süre ağlamaya terk etme yaklaşımıydı. Bazıları ise güçlü bir uyutucu veya sakinleştirici ilaç vermeyi uygun buluyorlardı. Oldukça toleranslı bir yaklaşım ise annenin, ağlayan çocuğu sakinleştirmek için bütün gece çocukla ilgilenip onunla sabahlamasını salık veriyordu. Bazıları da uyku probleminin ayrılık endişesinden kaynaklandığını savunmakta ve ebeveynler ile çocuk arasındaki ilişkiye yönelik psikolojik yaklaşım önermekteydi. Fakat günümüzde kontrollü ağlama (ağlatma) tekniğinin, uygun bir yaklaşım olabileceği belirtilmektedir. Bu teknikte çocuk gece uyandığında ona rahatlık sağlamadan önce çocuğun kısa bir süreliğine ağlamasına müsaade edilir ve giderek ağlama süreleri çok az düzeyde uzatılarak çocuğun kendi kendisine yatışması öğretilir.
Çocukların gece yarısı ağlamaları genellikle diş çıkarma, kirli bezler, açlık, aşırı sıcak veya soğuk, burun akıntısı, kulak veya boğaz enfeksiyonu, bazı hastalıklar ve korku gibi etmenlere bağlıdır. Bu durumda odanın 22-24 derece olması, çocuğun yedirilerek ve uygun giysilerle yatırılması gereklidir. Gece uyanma bir kez oluyorsa çocuk hafifçe okşanır; fazla uyarı vermeden hızlıca ihtiyacı karşılanır ve uykuya geri dönmesi sağlanır. Eğer uyanıp gürültülü bir şekilde ağlar ve bu durum tekrarlanırsa kontrollü ağlatma tekniği uygulanabilir. Bu teknik hastalıkta kullanılmaz. Aile, tekniği kullanmaya istekli olmalı; teknik en az 3-4 gün uygulanmalı; ilk günün zor olacağı unutulmamalı; basit ama işe yarar bir teknik olduğu kabul edilmelidir. Bu teknikte çocuk uyandığında ve ağlamaya başladığında ailenin dayanma gücüne bağlı olarak çocuğun başlangıçta 2-5 dakika ağlamasına izin verilir ve sonra çocuğun odasına gidip çocuk yataktan kaldırılıp kucaklanır ve rahatlatılır. Yüksek sesle ve üzüntülü bir şekilde ağlama, hıçkırıklara ve burun çekmelere döndüğünde kararlı bir şekilde yatağa tekrar yatırılır. Dışarı çıkıldığında çocuk tekrar ağlayacaktır. Bu sefer çocuk bir öncekinden 2 dakika daha fazla ağlaması için bırakılmalıdır. Daha sonra çocuk yatağından tekrar alınır ve aynı şekilde tekrar yatırılır. Tekrar ağladığında bu sefer son ağlama süresine 2 dakika ilave edilip beklenir. Her ağlama sürecinde zaman artırılır, sonra çocuk rahatlatılır ve aşamalar tekrar edilir. Eğer çocuk uyuyup bir süre sonra tekrar uyanırsa aynı şekilde başa dönülür. İlk ağlamadaki süre kadar ağlatılır ve sonra çocuk yataktan kaldırılıp kucaklanır ve rahatlatılır. Yüksek sesle ve üzüntülü bir şekilde ağlama, hıçkırıklara ve burun çekmelere döndüğünde kararlı bir şekilde tekrar yatağa yatırılır. Dışarı çıkıldığında çocuk tekrar ağladığında öncekinden 2 dakika daha fazla ağlaması için bırakılmalıdır. Her ağlama sürecinde zaman artırılarak çocuk rahatlatılır ve aşamalar tekrar edilir. Bir gece geçirildikten sonra ertesi gece ağlamalar olursa teknik aynı şekilde uygulanır. Gerekirse teknik bu şekilde 3-5 gün uygulanır.
Çocuk bazen yatağa gitmek istemez ve uyku zamanına uymazsa uyku saati her gece birkaç dakika ileriye çekilir. Uyku ritüelleri aynı şekilde uygulanır. Sonra kararlı bir şekilde çocuk yatağına yatırılır ve odadan çıkılır. Eğer çocuk yataktan çıkarsa onu yatağa geri götürmek gerekir. Çocuk yataktan çıktıkça diğer ebeveyn çocuğu yatağa götürmelidir. Yatması konusunda kararlı olunmalıdır. 3-4 seferden sonra çocukla beraber yatağa yatmadan, onun yanında ancak onunla iletişim kurmadan çocuğun uyumasını beklemek gerekir. Yatma vakti problemleri bir düzen yaratarak ve ancak kararlı bir şekilde davranarak çözülebilir.
Çocuk gece kalkıp ebeveyn odasına gelirse çocuğun ebeveynlerinin yatağında yatmasına izin verilmeden kendi yatağına geri götürülmesi gerekir. Çocuk geri gelirse tekrar yatağına götürülmeli ve kendi yatağına yatması sağlanmalıdır. Çocuk üçüncü kez yatağa gelirse tekrar kendi yatağına götürülür ve bu sefer kapı tam kapalı veya kilitli olmadan ancak çocuğun kendi odasından çıkması engellenecek şekilde kapıya bir düzenek kurulur. Böylece çocuk evde ne olduğunu görecek ancak odadan çıkamayacaktır. Ağlama olursa da kontrollü ağlama tekniği duruma ilave edilir.
Çocuk gece uyanıyor, devamlı ağlıyor, kontrollü ağlama tekniği uygulanırken çılgına dönüyorsa ve gerçekten üzgünse çocuğa ihtiyacı olan rahatlık verilmeli ve ondan sonra yatırılmalıdır. Ağlama tekrar olursa yine de dayanmak ve tekniği normal uyku düzeni oluşturuluncaya kadar sürelerde oynama yaparak uygulamak gereklidir. Kontrollü ağlama tekniği bir yaşından sonra uygulanabilir. Uygunu, 18. aydan sonra uygulamaktır. Bazen bazı çocuklarda kısa süreli yatıştırıcı bir ilacın kontrollü ağlama tekniğe ilave edilmesi gerekebilir. Böyle durumlarda ilaç doğru zamanda ve doğru dozda verilmelidir. Örneğin çocuk uyku periyodundan uyandığında saat 23:00’te vermek uygun olabilir. Genelde ilaç bir haftadan daha fazla kullanılmamalıdır. Doktor önerisi olmadan hiçbir şekilde çocuğa ilaç verilemez.
Bebeği ağlatmaya dayalı uyku problemlerini çözme yaklaşımlarını her ebeveyn uygulayamaz. Ebeveyn bu tekniğe inanmıyorsa ve tekniğe uygun şekilde devam edilemeyecekse, bu teknik hiç uygulanmamalıdır. Bu konu ailenin bir tercihidir. Zaten çocuk hekimliği koruyucu bir hekimliktir. Eğer bebek doğduğundan itibaren bebeğe bir uyku eğitimi verilmeye çalışılırsa genellikle bebeklerde uyku problemleri oluşmaz. Özellikle 6-9. aydan sonra gece anne sütü verilirken sütün belirli satlerde verilmesi (3-4 saat ara ile), çocuğun anne memesini saat başı almasının önlenmesi ve anne memesinin yalancı meme gibi kullanılmasının engellenmesi son derece önemlidir. Gece çok sık anne sütü alan bir bebekte düzenli bir gece uykusu oluşturmak pek mümkün değildir.