Yenidoğan derisinin özellikleri nelerdir?

Yenidoğan dönemi,bebeğin doğumdan sonraki ilk 4 haftasını kapsayan gelişim sürecidir. Doğumla birlikte bebek amniyotik kavitedeki, güvenli, steril, ısısı sabit sıvı ortamı terk eder ve  her türlü (fiziksel,kimyasal, biyolojik) zararlı ajana açık, ısısı değişken ve kuru olan dış ortama uyum göstermeye çalışır. Yenidoğanda derinin anatomik bütünlüğü tam olmasına rağmen bu deri, henüz olgunluğunu tam olarak tamamlamamıştır.  Ayrıca yenidoğanda vücut yüzey alanının beden ağırlığına olan oranı, erişkinlerin hatta çocukların 2-3 katıdır. Yenidoğan deri fizyolojisinin iyi bilinmesi önemlidir.Yenidoğan döneminde dermatolojik yaklaşım yaşamsal öneme sahiptir.

Epidermis derinin en üst tabakasıdır. Bu tabaka derinin bariyer, koruyucu tabakasıdır. Deriden toksik madde emilimini engelleyen, fiziksel ve kimyasal hasarlanma ile enfeksiyonlara karşı direnç gösteren, deriden su kaybını engelleyen bir tabakadır.Epidermisin bu koruyucu fonksiyonları sağlayan iki faktörü önemlidir: kalınlığı ve lipit içeriği. Normal yenidoğanın epidermis kalınlığı neredeyse erişkin düzeyindedir. (37 haftanın altındaki bebeklerde epidermis kalınlığı azalmıştır. Bebeğin haftası ne kadar düşük ise kalınlık da o kadar incedir.)Epidermisin lipid bariyerinin oluşması 2-3 hafta içerisinde tamamlanmaktadır. Bebeğin epidermis kalınlığı normal olsa da bariyer ve koruyucu fonksiyonu tam değildir ve yetersizdir.Bu yüzden yenidoğan bebeğin derisi nemi daha hızlı alır ve kaybeder, kurumaya ve tahriş olmaya meyillidir. 

Yenidoğanda deriden (epidermisten) su kaybı fazladır ve immatur (olgunlaşmamış) epidermisten deri yolu ile emilim düzeyi de yüksektir. Bu durum istenmeden deriye temas eden maddelerin bile kolaylıkla deriden emilmesine ve bebekte lokal veya sistemik toksik etkilere neden olmasına sebep olabilir.

Yenidoğan derisi daha büyük bebeklerle karşılaştırıldığında göreceli olarak daha kuru bir yapıya sahiptir. Bu nedenle deri yüzeyi pürüzlü olabilir. Yenidoğan bebekte haftalar ile birlikte stratum korneum (deride ölü ve dökülen hücrelerden oluşan epidermis tabakasının en üst kısmı, keratinli tabaka)  hidrasyonu (su içeriği) artar ve deri yüzeyi pürüzsüzleşir.

Doğumda yenidoğan deri yüzeyi notral veya alkali pH’a sahiptir (pH: 6,2-7,5). Sonra deri pH değeri doğumu izleyen ilk hafta içinde hızlı, ardından 3 hafta süresince daha yavaş bir ivme ile düşme gösterir. Birinci ayın sonunda erişkin ve büyük çocuklardaki düzeye çok yakın asidik yüzey pH değeri (pH: 5,0-5,5) kazanılır. Deri pH değeri düştükçe yani asiditeye doğru kaydıkça derinin doğal savunma yanıtı desteklenerek, deri üzerinde hastalık oluşturabilecek mikroorganizma sayısı azalmaktadır.Deri pH değeri asiditeye doğru kaydıkça, stratum korneum oluşumunda rol alan enzimler üzerinden etkiyle, deri bütünlüğüne katkı sağlanmakta; epidermal doğal immun yanıt desteklenerek deri florası daralmakta ve patojen bakteri (hastalık yapıcı mikroplar) sayısı azalmaktadır.

Deride epidermis altında yer alan dermis tabakası, derinin ter ve sebum (=yağ bezlerinin meydana getirdiği salgı. Yağ bezleri normalde salgıladığı bu madde olan=sebum  bildiğimiz yağ özelliklerini taşır ve amacı cildi korumaktır)yapımını sağlayan bezlerin yer aldığı, ayrıca zengin damarsal ağ tabakası ileepidermisiçin besin maddeleri üretimini sağlayan veısı dengesinin düzenlendiği, derinin en önemli destek dokusu olan elastin ve kollajenin yer aldığı ve epidermis ile ilişkili tabakadır. Dermis kolajen ve elastik liflerden oluşan ağsı yapısı ile epidermis ve subkutan yağ dokusunu birbiriyle bağlantılı, sabit halde tutar ve travmalara karşı dayanıklılık sağlar.Yenidoğan derisinde dermiste bu anatomik yapılar özellikle elastik lifler yetersizdir ve fonksiyonlar tam olarak yürütülemez.

Sebum lipitleri (trigliseritler, mum esterleri ve skualen), yapı taşı olarak deri bariyerinin spesifik olmayan koruyucu mekanizmalarında rol alırlar. Sebase bezlerin materna (anneden gelen) androjenlerce (öncelikle dihidroepiandrosteron tarafından) uyarımı doğum öncesinde başlar.

Fetal (doğum öncesi bebeğin) sebase bez salgısı, epidermal hücreler ve lanugo kılları ile birlikte verniks kazeozanın en önemli bileşenini oluşturur. (Verniks kazeoza anne karnındaki dönemde fetusu koruma görevinin yanısıra antioksidan, yara iyileşmesini kolaylaştırma ve su geçirmezlik özellikleri de olan fizyolojik bariyerdir. Doğumda deri, verniks kazeoza ile kaplıdır. Bu beyazımsı, mumsu yağlı tabaka tüm vücudu örtebilir veya sadece kıvrım bölgelerinde var olabilir. Doğumu izleyen saatlerde kurur ve dökülür.)Verniks kazeoza, 24.  haftadan itibaren fetusu önce amniyotik sıvı icinde maserasyona(yaralanmalara) karşı korur; ardından doğum sonrası dönemde, su (%80), lipit (%10), protein (%10) ve antimikrobiyal peptit iceriğiyle nemlendirici-antimikrobiyal antioksidan ve su-elektrolit-ısı düzenleyici etki gösterir.

Yenidoğanda dermisten salgılanan sebum düzeyi doğum sonrası anneden geçen yada bebeğin ürettiği hormonal etki ile ilk haftada erişkin düzeyini yakalar. Bu nedenle doğum sonrası 1-2. haftalarda (veya %20 sıklıkla doğumda) yenidoğan bebeklerde akne gelişimi görülebilir. Sebase bez aktivitesi 1. aydan itibaren giderek azalır, sebum üretimi 1 yaş civarında belirgin olarak geriler ve puberte dönemine kadar düşük düzeyde sabit kalır.

Yenidoğan derisi çok hassas, ince ve frajildir (hasarlanabilir). Epidermis ve dermis arasındaki bağlantı zayıftır, deri ince ve daha az elastiktir. Melanin üretimi azalmıştır. Yenidoğan derisinde epidermisin dermisle gevşek bağlantısından dolayı inflamatuvar (iltahabi) süreçler esnasında kolayca büller gelişebilir. Epidermal bariyer özelliği tam gelişmediği için mikroorganizmalara daha duyarlıdır; irritanlara reaksiyon vermeye ve nem retansiyonuna bağlı maserasyona (yumuşayarak soyulmaya) daha yatkındır.

Yenidoğan dönemi, deriye uygulanan ilaç ve tıbbi malzemelerin, ciddi lokal ya da sistemik toksik yan etki doğurabileceği bir dönemdir. Bebekler için üretildiği belirtilen ve etiketinde “dermatolojik testten geçirilmiştir”, “pH’sı dengeli”, “doğal/organik madde içerir” vb. ifadelere yer verilen ürünlerin güvenilirliği son derece tartışmalıdır. Bu nedenle genel yaklaşım olarak bu dönemde ilaçların deriye uygulamaları ancak gerekli olan durumlarda, saf, güvenilir ajanların, kısa sureli kullanımı şeklinde sınırlandırılmalıdır.

Bebek banyosunda  deri temizleyicileri ve  şampuan nasıl olmalıdır?

Doğumda yenidoğanın derisi verniks kazeoza, kan, mekonyum (bebeğin ilk kakası), sellüler debris (hücresel artıklar) ile kaplıdır.

Verniks kazeoza doğal olarak görülen, yeni doğanin deri yüzeyine yapışık, yağdan zengin birçok parçadan oluşan ve kısmen fetal sebase (yağ) bezler tarafından üretilenbeyazımsı, mumsu yağlı birmaddedir. Sebase salgılardan, dökülmüş epitelyum ve lanugodan(kıllardan) oluşur. Su (%81), lipid (%19 epidermal trigliseridler ve kolesterol, dermal skualen ve balmumları) ve proteinlerden (%10) oluşur. Verniksin doğumda su kaybına karşı bariyer oluşturma, ısı düzenlenmesi ve doğal immünitede (savunmada) rolü olduğu ileri sürülse de bu fonksiyonların çoğu şüphelidir.  Verniks kazeozatüm vücudu örtebilir veya sadece kıvrım bölgelerinde var olabilir.

Verniks kazeozaındoğum sırasında anne kanı veya mekonyum (yeni doğan bebeğin kalın bağırsağı içindeki ilk dışkı) ile bulaşması söz konusu olabilir.Özellikle de anneden kan yolu ile infeksiyon bulaş riski (annede hepatit B, hepatit C veya HIV: İnsan bağışıklık yetmezliği virüsü) var ise bebeğin üzerindeki kanın veya mekonyumun yıkanarak uzaklaştırılması gerekir.Normal yenidoğanda banyo, bebeğin kan ve verniksten temizlenmesinin ideal yoludur.

Genelde çoğu doğumhanelerde normal doğan bebekler (erken doğum olmayan bebekler) üzerlerindeki kan ve/veya mekonyum için doğumdan hemen sonra, 35-37 derecelik su ile yıkanırlar. Normalde tüm normal bebeklerin (2500 gram üstü bebeklerin) hipotermi (bebeğin ısı düşüklüğü) riskini en aza indirmek amacıyla, bebeğin yaşam bulguları ve beden sıcaklığının stabilize olmasını takiben, doğum sonrası 2.-4. saatler arasında ilk banyosunun yapılması daha uygun olur. Banyo sonrası cevre ısısı kontrol altında tutulmalıdır. Özellikle 36 haftadan küçük bebeklerde banyo 24 saatten sonraya ertelenmelidir. Unutulmaması gereken konu bebeğin derisi ve başında anneden bulaşan kan ve/veya mekonyum kalıntılarının ilk gün içersinde bebeği yıkayarak veya silerek uzaklaştırılmasının gerekli olduğudur. İlk banyoda (doğumhanelerde) ve silmede deri temizliği için herhangi bir madde kullanılmaz. Sadece su ile temizlik yapılır.

Yeni doğanlarda banyo için uygun olmayan sabunlar ve temizleyiciler kullanımı epidermal bariyeri bozar ve derinin asit mantosunu daha kuru ve hasarlara daha hassas hale getirir. Epidermal bariyerin inmatür (tam gelişmemiş) olması nedeniyle yeni doğanlarda deri bakımının uygun olması son derece önemlidir.

Banyo ölü hücreler, sebum, ter, kir, gün içinde deriyi kaplayan diğer dış partiküllerin uzaklaştırılması ve deriyi sağlıklı, iyi görünümlü tutmak için yapılır. Yenidoğan bebeğe her gün banyo yaptırmak şart değildir.Bazı kültürlerde göbek bağı düşene kadar banyo, geciktirilmekte ise de yenidoğanlarda banyo göbek bağı düşmeden de yapılabilir. Birçok çalışma yenidoğan veya infantlarda banyonun bebeğe herhangi bir zararı olmadığını göstermiştir. Yenidoğan bebeklerin 1. gün geçtikten sonra, normal bebekler 2-3 gün, preterm bebeklerin ise 4 gün ara ile yıkanılması önerilmektedir. İdeal banyo suyu sıcaklığı, (beden sıcaklığına yakın olan) 35-37 derece olmalıdır. Banyo süresi de 5 dakikayı geçmemelidir. Banyoda ovalama yapılmamalıdır.

Su, yenidoğanlar için tek başına ideal temizleyici değildir. Dışkı ve sebum gibi yağlı maddeleri uzaklaştıramaz. Deri pH’ını 5,5’ ten 7,5’ e çıkarır; artmış pH proteaz aktivitesini artırarak deri bariyerinin bozulmasına sebep olur. Bu nedenle yenidoğanlarda banyo yaptırırken deri temizliyicileri kullanılmalıdır. Bebek bakımında kullanılan sıvı temizleyiciler, deriye hasar vermeden zararlı maddeleri de uzaklaştırırlar. Temizleme uygun yapılamazsa fekal (gaitadaki) enzimler bez bölgesinde dermatite yol açabilir.

Deri temizliği içinsabunlar veya sindetler kullanılır. Sabunlar hayvansal veya bitkisel yağlara alkali bir baz eklenmesi ile yapılır. Geleneksel sabunlar genellikle alkalidir.Sabunlar derinin asidik yapısının gelişimini ve fonksiyonunu etkileyerek deri pH’ını artırabilirler ve bebek derisini kurutur ve irrite edebilirler. Geleneksel sabunlar bebekler için uygun değildir.  Antimikrobial sabunlar ise sertlikleri ve deri florasına olabilecek olumsuz etkileri nedeniyle önerilmemektedir.

Yenidoğanlarda deri temizliği için alkali olmayan yumuşak formüllü, nötral veya hafif asidik, kokusuz,boya maddesi içermeyen, gözlerde yanmaya neden olmayan, likid(sıvı), sindetler(=sentetik deterjan adı verilen sentetik sabunlar=sabunsuz sabunlar)  tercih edilmelidir.Sindet veya sentetik deterjanların pH ’sı normal deriye yakındır; sabunlardan daha hafiftir ve daha az irritandır. Bunların en belirgin avantajı deri pH ’ını ve mikroflorasını (derideki normal mikrop florasını) değiştirmemeleridir. Dezavantajları ise nemlendirici içermediklerinde aşırı kurutucu olmalarıdır. Yenidoğanda deri temizleyici için bebek sabunu yerine sıvı sindetler kullanılmalıdır. Sindetlerin  akali etkileri yoktur, derinin fizyolojik pH'ına uygundur; çözünmeyen sabun kalıntıları bırakmazlar; ciltte daha az tahrişe neden olurlar; kolay ve çabuk durulanırlar.

Yenidoğanda saçlar kısa, ince ve kırılgandır. Bu özellikleri nedeniyle şampuan kullanımı gerekli değildir. Vücut için kullanılan sıvı temizleyiciler saçlı deri ve saçlar için de kullanılabilirler. 1-2 aydan sonra bebek şampuanı kullanılabilir. Bebekler için standart bir şampuan formülü yoktur. (Tüm şampuanların ana maddeleri su, temizleyici sürfaktanlar veköpük sağlayıcı sürfaktanlardır. Temizleyici sürfaktanlar lauril sülfat gibi orta-uzun zincirli yağ asitleri, köpük sağlayıcı sürfaktanlar ise cocamide diethanolamine gibi kısa zincirli yağ asitleridir.) Bebek şampuanları olarak yumuşak formullu, pH değeri göz yaşına yakın olan (gözleri yakmayan), kokusuz şampuanlar tercih edilmelidir.

Yenidoğanda ve bebeklerde kullanılan şampuanlar ve temizleyiciler sodyum lauril sulfat (SLS)  içermemelidir. Sindetler genelde doğal yağlar yerine lauril sülfat kullanılması ile üretilirler. (Lauril sülfat, karboksilik asit yerine sülfat grubu taşıyan orta zincirli bir yağ asididir.) SLS, lipit bariyeri hasara uğratır, deri katmanları arasında ayrılmaya neden olarak iritasyon oluşturur. SLS, triklosan ile birlikte uygulandığında günler boyunca deriye tutunmuş halde kalır. Sodyum ve amonyum lauret sulfat çeşitli temizleyici bakım ürünlerine köpürme etkisi oluşturmak amacıyla eklenir.

Metilizotiazolinon, saç bakım ürünlerinde yer alır ve emilerek nörolojik bozukluklara neden olabildiği bildirilmiştir.

Parabenler (metil paraben, propil paraben, etil paraben, butil paraben); bebek şampuan ve losyonları ile ıslak mendillerde bulunmamalıdır. Parabenler zehirli, toksik ve kansorejen maddelerdir; kontakt dermatite de neden olabilir. 

Yenidoğan ürünleri SLS (Sodyum Lauryl Sülfat), SLES (Sodyum Laureth Sulphate), metilizotiazolinon, parabenler (metil paraben, propil paraben, etil paraben, butil paraben)gibi ajanları içermemelidir.

Yenidoğan bebek silinerek nasıl banyo yaptırılır?

Suyla yapılan ilk banyodan sonra göbek kordonu düşene dek ilk 7-10 gün içinde bebek silinerek de temizlenebilir.

Silinerek banyoda önce oda ısısı ayarlanmalıdır. Normal yaşamda bebek için oda ısısının 20-22 derece olması yeterlidir. Banyo sırasında oda ısısı 24-25 dereceye çıkartılmalıdır(prematüre bebekler için 28° dereceye kadar çıkartılabilir).Odada hava akımı olmamalıdır. Silerek banyo yaptıracak kişilerin ellerini çok iyi şekilde yıkamaları gereklidir. Ayrıca banyo malzemeleri ve  banyodan sonra bebeğin giyeceği tüm malzemeler önceden hazırlanmalıdır.

Öncelikle bebeğin alt temizliği yapılır. Sonra bebek birkaç kat yumuşak havlunun ya da yumuşak bir minderin üzerine sırtüstü yatırılır. İşlemler kolay olsun diye bebeğin tüm giysileri çıkarılıp ısıtılmış havlu ile sarılır.  Beklenmedik sürprizlerden kaçınmak için alt bezi bırakılmalıdır. Temizliğe önce gözlerden başlanır. Gözlerin temizliği için temiz bir kaptaki önceden kaynamış ılık su içerisine küçük pamuk tamponları batırılır, fazlası sıkılarak atılıp bebeğin gözleri dikkatlice temizlenmelidir. Temizleme işlemi içeriden dışarıya doğru (gözün burun tarafından şakak tarafına doğru yapılmalı ve her göz için ayrı, temiz bir pamuk kullanılmalıdır. Temizleme için kullanılacak suyun mikropsuz olması tercih edilir. (Bunun için uygun bir kapta su kaynatılır. Kaynamaya başladığından sonra 15 dakika daha tutulur ve aynı kapta soğumaya bırakılır. Bu su, artık mikropsuz bir sudur.) Tüm vücut temizliği kaynamış ılık (35-37 derecelik) su ile ıslatılmış pamuk (veya çok yumuşak bir bez) ile yapılabilir. Yenidoğan bebek için uygun olan vücut temizleme jelleri de kullanılabilir. (Temizleme jelinin şişenin pompası yardımıyla bir veya iki kez basarak yeterli miktarda ürün bir pamuğa dökülür.)

Gözlerden sonra sırasıyla burun ve burun çevresi(burun köprüsünden başlanıp sonra gözün köşesinden dışa doğru), yüz (orta bölümünden dışa doğru), kulak çevresi ve arkası, baş temizlenir. Kulaklar çok hassas olduğundan asla diplerine kadar temizlenmeye çalışılmamalıdır. Kulak içlerini temizlemek için kulaklara hiçbir şey (pamuklu çubuklar) sokulmamalıdır. Kulak kiri kolayca görülen bölgede ise bu kir üçgen şeklinde katlanmış gazlı bez ile alınarak temizlenir. Sadece kulağın arkası ve kepçe kısmının iç kıvrımları silinmelidir. Temizleme esnasında kulak arkalarına, boyundaki cilt boğumlarına ve vücudun diğer boğumlarına özellikle özen gösterilmelidir. Banyo esnasında kulağa az miktarda sıvı kaçmasının herhangi bir zararı yoktur. Buruna da hiçbir zaman pamuklu çubuk sokulmaz. Eğer bebeğin nefes almasına engel bir kalıntı varsa gazlı bez üçgen şeklinde katlanır ve burun delikleri bu gazlı bezle yumuşakça temizlenir.

Baş temizliğinden sonra ense, vücut önü ve sırt bölgesi, eller ve ayaklar sırayla ve dikkatlice temizlenir. İşlem uygulamasında pamuk tamamen temiz kalana kadar tekrarlama yaparak temizlik yapılmalıdır. Yenidoğanlara uygun vücut temizleme jelleri durulama gerektirmez.Bebek cildinin hassas olduğu unutulmadan yukarıdan aşağıya doğru, havluyla yavaşça dokunarak ve yumuşak hareketlerle kurulanır.

Bebeğin silinerek banyosu bitirildiğinde son olarak göbek bağı değerlendirilmeli ve temizlenmelidir. En son da bez bölgesi temizlenmelidir. Genital bölgeve popoyukarıdan aşağıya ve önden arkaya doğru, özellikle kız çocuklarında pamuk kakaya veya anal bölgeye değdiğinde bir daha ön genital bölgeye getirilmeden temizlenmelidir. Erkek çocuklarda sünnet derisi geriye çekilmemeli; görünen yerler temizlenmelidir. Alt bezini bağlamadan önce pişik önleyici bir krem sürülmelidir. Alt bezi göbek bağı bezin dışında kalacak şekilde bağlanmalıdır. Bebeğin kıyafetleri, göbek bağı, tüm vücut ve vücut kıvrımlarının kurulandığından emin olunarak giydirilir.

Bebeklerde küvet banyosu nasıl yaptırılır?

Yenidoğanlarda küvet banyosu yaptırmada banyo öncesi hazırlığı çok önemlidir.

Bebeklere sabah veya akşam banyo yaptırılabilir.Önemli olan annenin ve bebeğin rahat edebileceği bir vakit aralığının olmasıdır.Anne banyo yaptıracağı saati ona göre ayarlamalıdır. Bebeğin banyosunun uyku saati öncesine denk getirilmesi uygun olur. Yeni doyurulmuş bebek hemen banyo yaptırılmamalı; uygun şekilde gazı çıkartılmalı;öncesinde bebekle biraz vakit geçirilmeli ve bebeğin karnı tok iken banyo yaptırılmalıdır. Ancak beslenmeden hemen sonra yapılan banyoda  bebeğe yaptırılan hareketlerden dolayı kusma görülebilir.

Banyo sırasında oda ısısı 24-25 dereceye çıkartılmalıdır(prematüre bebekler için 28 dereceye kadar çıkartılabilir ).Odada hava akımı olmamalıdır.

Banyo malzemeleri ve  banyodan sonra bebeğin giyeceği tüm malzemeler önceden hazırlanmalı ve banyo odasında banyo yapılan yere yakın olacak bir yerde bulundurulmalıdır (banyo küveti, küvet derecesi, banyo havlusu 2 adet (prematüre bebeklerde 3 adet), yumuşak bez veya küçük havlu, pamuk topçuklar, steril gazlı bez, temiz giysiler ve alt bezi, bebek vücut temizleme jeli, bebek şampuanı, bebek nemlendiricisi, bebek yağı, pişik kremi, sıcaklığı ayarlanmış yeterli miktarda su, su tası,gerekli ise yumuşak saç fırçası veya tarak, tırnak makası vb. gibi.)                      

Banyo küvetini bel hizasında olacak şekilde ayarlanması uygundur. Böylece oturmak ya da çömelmek yerine ayakta durarak bel sağlığı korunur ve hem de bebeğe daha iyi hakim olunur.

Banyo yaptırmadan önce banyo yaptıracak kişilerin ellerini mutlaka sabun ile uygun şekilde ve tırnak araları temizliğine de dikkat ederek yıkamaları gereklidir. İlk dönemlerde bebeklere banyoyu genelde iki kişinin birlikte yaptırması daha uygundur.

Banyo yaptırırken kullanılacak malzemeler son kez kontrol edilir.

Önceden temizliği yapılmış, sterilize edilmiş (mikroplardan arındırılmış) malzemeler ve kaynatılmış, ılıtılmış 35-37 derecelik banyo suyu (derece ile ölçülerek ve dirsek ile de kontrol edilir) hazırlanmalıdır.

Öncelikle bebeğin altı alınmalı; sonra yüz ve baş temizliği silme banyosundaki gibi yapılmalıdır. Temizliğe önce gözlerden başlanmalıdır. Gözlerin temizliği için temiz bir kaptaki önceden kaynamış ılık su içerisine küçük pamuk tamponları batırılır; suyun fazlası sıkılarak atılır. Bebeğin gözleri dikkatlice temizlenmelidir. Temizleme işlemi içeriden dışarıya doğru (gözün burun tarafından şakak tarafına doğru ) yapılmalı ve her göz için ayrı, temiz bir pamuk kullanılmalıdır.Gözlerden sonra burun, burun çevresi(burun köprüsünden başlayıp sonra gözün köşesinden dışa doğru), yüz (orta bölümünden dışa doğru), kulak çevresi ve arkası ve baş temizlenir. Kulaklar çok hassas olduğundan asla diplerine kadar temizlenmeye çalışılmamalıdır. Kulak içlerini temizlemek için kulaklara hiçbir şey (pamuklu çubuklar) sokulmamalıdır. Kulak kiri kolayca görülen bölgede ise üçgen şeklinde katlanmış gazlı bez ile bu kir  alınarak temizlenmelidir. Sadece kulağın arkası ve kepçe kısmının iç kıvrımları silinmelidir.

Yüz ve baş temizliği yapıldıktan sonra bebeğin banyo küveti üzerine banyo ağı gerilmelidir. Bir kişi bebeği tutmalı, diğer kişi bebeğe su dökmelidir. Bebeği tutan kişi bebeği tutmamaya devam ederken bebeğin başına ve beline devamlı destek vermelidir. Bebek baş kısım biraz yukarıda olacak şekilde tutulmalı; su bebeğin boynundan aşağıya doğru dökülmelidir. Bebek ıslatıldıktan sonra suyu döken kişi, bebekler için uygun olan bir miktar temizleme jelini eline almalı ve bebeğin vücuduna sürerek köpürtmelidir. Ense, vücut önü ve sırt bölgesi, eller, ayaklar, genital bölgeler sırayla  dikkatlice temizlenir. Vücut boğumlarının temizliğine özen gösterilmelidir. Bu temizlemede özellikle ilk 1 ay (genelde de ilk 3 ay),bebeğin cildi hassas olduğundan lif veya sünger kullanılmamalıdır. Temizlik elle yapılmalıdır. Islatılmış ve temizleme jeli ile köpürtülmüş çok yumuşak bir bez kullanılabilir. Vücut temizleme işlemini bir kez yapmak yeterlidir. Tüm vücut (baş ve yüz bölgesi hariç) temizlendikten sonra yukarıdan aşağıya olacak şekilde bolca su dökülerek ve el yardımıyla bebek durulanır. Temizleme ve durulamada ovalama yapılmaz. Çok nazik davranılmalı; temizlik ve durulama, yumuşakça ve el sürtmeleri ile okşuyor gibi yapılmalıdır.

Vücut  temizliğinden sonra en son baş yıkanmalıdır. Çünkü bebekler en çok başlarından ısı kaybederler. Bebeği tutan kişi bebeği yüz üstü pozisyonunda, baş yukarıda olacak şekilde tutar. Su döken kişi sol eliyle başparmak ve işaret parmağını  "C" şeklinde, elin ayası bebeğin yüzüne dönük şekilde ve bebeğin kaşlarının üzerinden,  bebeğin başını sabitleyecek şekilde tutar. Diğer eliyle de bebeğin başına suyu döker. Su dökme esnasında sol el sabit durmalı, bebeğin başı sağa sola oynamamalıdır. Başparmak ve işaret parmağının  "C" şeklinde olması, suyun bebeğin yüzüne ve ağzına gelmesi engeller ve ayrıca baş sabit tutulduğundan, bebeğin kulağına da su kaçması engellenmiş olur. Başa bol miktarda su döküldükten sonra şampuan, bebek şampuanı şişesinden bir veya iki doz miktarı ele dökülüp, bebeğin saçına nazikçe masaj yapar şeklide uygulanır. Bebeğin başı aynı şekilde tutularak ve bolca su dökülerek, nazikçe bebeğin başı durulanır. Bebek tarağı ile bebeğin saçları taranır. (Konak olmuş bebekte saçlar, şampuanlıyken de taranmalıdır.) En son ele alınan su ile yüz tamamen yıkanır.

Bebek kurulamak üzere bir havluya sarılır. Tüm vücut, ovalamadan ve yumuşak bastırma hareketleriyle, hızlıca kurulanır. Kurularken baş bölgesinin, boğum aralarının, koltuk altının, kasıklarının, parmak aralarının ve genital bölgenin iyice kuruduğuna dikkat edilmelidir. Bebek tamamen kurutulduktan sonra ikinci bir havlu içersine alınır. Bebeğin tüm vücuduna nemlendirici sürülür ve bebek yağıyla masaj yapılır. Alt bölgesine pişik önleyici kremleri sürülerek, alt bezi bağlanır. Göbek bağı bezin dışında kalmalıdır. Göbek bağının da iyice kurutulmuş olması gereklidir. Yüz, göz, burun  ve kulaklar tekrar değerlendirilir. Gereken bir temizlik varsa bu yapılmalı ve sonra çocuk hızlıca giydirilmelidir. Yatırıldığında oda ısısı 20-22 dereceye olmalı ve bebek uygun şekilde örtülmelidir.

Bebeğin banyo sürecinde, anne devamlı yumuşak bir şekilde bebekle konuşmalı ve sözsel iletişimde bulunmalıdır.

Banyo bittikten sonra kullanılan malzemelerin temizliği yapılarak kaldırılımalıdır.

Bebek banyosu başlangıçta iki kişi tarafından yaptırılmalıdır. Deneyim kazandıktan sonra bebeğe tek kişi de banyo yaptırabilir.

Bebeğe tek kişi nasıl banyo yaptırır?

Banyo yaptırmadan önce kullanılacak malzemeler son kez kontrol edilir.Öncelikle bebeğin altı alınır. Sonra yüz ve baş temizliği silme banyosundaki gibi yapılır.

Küvete 5 cm yükseklikte olacak şekilde35-37 derecelik su (derece ile ölçülerek ve dirsek ile de kontrol edilir) doldurulur. Sol kol bebeğin başının altından geçirilerek ve sol başparmak da yukarıda ve omuzda olacak şekilde, diğer parmaklarla bebeğin koltuk altından sıkıca kavranır. (Solaklar tersini yapmalıdır.) Böylece bebeğin boynu, sol el bileği ile destek verilerek tutulmuş olur. Bebek, diğer elle iki bacağından veya poposunun altından tutulur. Sıcaklığı kontrol edilmiş banyo küveti içindeki suya önce vücudun alt kısmı daldırılır sonra yavaşça tüm vücut  su içine sokulur. Baş yukarıda olacak şekilde başı tutan el bırakılmadan, popoyu tutan el yavaşça çekilir ve bebek küvet içersine baş kısmı suyun yukarısında kalacak şekilde, bu tutma pozisyonu bozulmadan yatırılır.   Bebeğin ön kısmı, serbest kalan elle, sever şekilde ve okşayarak yıkanır. Sonra  bebeğin başı sağ elle tutulur. Bebeği yıkan kişinin sol el başparmağı ve işaret parmağı  "C" şeklinde  olacak şekilde, el ayası  bebeğin boynuna bakaçak pozisyonda bebeğin çeesi kavranmalıdır. Bu tuttma pozisyonunda yıkayan kişinin sol başparmağı bebeğin alt çenesinin solunave sol işaret parmaklar ise bebeğin alt çenesinin sağına gelecek şekilde, bebek çeneden sol elle kavranmalıdır. Bu kavrama sonucu sağ el bebeğin başı destekleyecek şekilde, bebek soldan sağ döndürülerek, sol el bebeğin çenesini tutma pozisyonu bozulmadan, sol elle yatırılır. Bebeğin sol eli annesin sol elinin üstünde olacak şekilde, annenin sol el bileğinin içi bebeğin sol koltuk altında olacak şekilde tutulur. Bebek, baş kısmı suyun özerinde kalacak şekilde, yüz üstü pozisyonda küvete yatırılır ve  bebeğin arka kısmı serbest kalan elle bebek sever şekilde, okşayarak yıkanır. Yıkama işlemi bittikten sonra sağ el avuç içi bebeğin poposunu tutarken, bebek sağ kol üzerine, baş yukarıda olacak şekilde yatırılarak küvetten çıkartılır ve alt değiştirme masasına bir havlu özerine yatırılır. Bir miktar temizleme jeli alınarak, bebeğin vücuduna sürülüp köpürtülür. Ense, vücut önü ve sırt bölgesi, eller, ayaklar, genital bölgeler sırayla ve dikkatlice temizlenir. Vücut boğumlarının temizliğine özen gösterilir. Bu temizlemede özellikle ilk 1 ay (genelde de ilk 3 ay)bebeğin cildi hassas olduğundan lif veya sünger kullanılmamalıdır. Elle temizlik yapılnalıdır. Islatılmış ve temizleme jeli ile köpürtülmüş çok yumuşak bir bez kullanılabilir. Vücut temizleme işlemini bir kez yapmak yeterlidir. Sonra bebek aynı şekilde tutularak küvete konulur ve önceki küvetteki su ile durulanır; sonra da serbest kalan elle su dökerek bebek durulanır. Bebek aynı tutma pozisyonu bozulmadan yüz üstü tutulurken, baş şampuanı bebeğin başına dökülerek yıkanır ve sonra durulanır. Bebek tarif edilen şekilde küvetten çıkartılır. 

Bebek kurulanmak üzere bir havluya sarılır. Tüm vücut, ovalamadan ve yumuşak bastırma hareketleriyle, hızlıca kurulanır.Kurularken baş bölgesinin, boğum aralarının, koltuk altının, kasıklarının, parmak aralarının ve genital bölgenin iyice kuruduğuna dikkat edilmelidir. Bebek tamamen kurutulduktan sonra ikinci bir havlu içersine alınır. Bebeğin tüm vücuduna nemlendirici sürülür ve bebek yağıyla masaj yapılır. Alt bölgesine pişik önleyici krem sürülerek alt bezi bağlanır. Göbek bağı bezin dışında kalmalıdır. Göbek bağının da iyice kurutulmuş olması gereklidir. Yüz, göz, burun  ve kulaklar tekrar değerlendirilir. Gereken bir temizlik varsa bu yapılır. Sonra çocuk hızlıca giydirilir. Yatırıldığında oda ısısı 20-22 dereceye olmalıdır ve bebek uygun şekilde örtülmelidir.

Bebeğin banyo sürecinde, anne devamlı yumuşak bir şekilde bebekle konuşmalı ve sözsel iletişimde bulunmalıdır.

Banyo bittikten sonra kullanılan malzemelerin temizliği yapılarak kaldırılır.

Her banyoda banyoya başlamadan önce mutlaka banyo suyunun sıcaklığı kontrol edilmelidir. Banyo sırasında bebek ağlayabilir. Heyecanlanmamak, telaşlanmamak gereklir. Banyoya devam edilmelidir. Banyo esnasında evde ne olursa olsun ve bebeğin yaşı ne olursa olsun banyo yaptırılan bebek, yalnız başına banyo koşullarında bırakılmaz. Bir bebek, özellikle banyo sırasında, yaşı ne olursa olsun  bir çocuğa  teslim edilmez. Banyo küveti etrafında elektrikli hiçbir cihaz bulundurulamaz. Bebeğin saçlarını kurutmak için kesinlikle saç kurutma makinesi kullanılamaz. Her kullanımdan önce ve sonra bebek küvetinin temizliği mutlaka yapılmalıdır.

 

 

 

 

 

Yeni doğanlar ve bebeklerde nemlendirici (emoliyentler) kullanımı nasıl olmalıdır?

Emoliyentler deriyi yumuşatan ve düzleştiren ajanlardır. Nemlendirici ve yağlandırıcılar olarak da adlandırılırlar.Deriyi yumuşatırlar; derinin yapısını korurlar; deriden (transepidermal) su kaybını önlerler ve lipid (yağ) içerirler.

Neme doymuş sağlıklı  bir ciltte, su oranı %10'un üzerindedir. Nem cildin esnekliğini ve bütünlüğünü korur.  Deride normal olmayan düzeyde su kaybı oluşrsa, deri kurur ve pürüzlü bir hal alır. Derinin su içeriğini azaltan en önemli neden hava şartları, klima gibi çevresel faktörlerdir. Ayrıca kuru derinin, genetik bir temelinin olduğuda bildirilmektedir. dei suyunu kaybedince deri kurur, pürüzlü veya pullu görünüş oluşur ve bunlara deride kırmızılık, çatlama veya kasınma hissi eşlik eder.

Derinin su içeriğinin düzenlenmesi, cildin düzgün ve sağlıklı görünüm kazanması için nemlendiriciler kullanılır. Derinin su içeriğini artıran ve derinin   düzenlenmesi için kullanılan iki tip nemlendirici vardır. Oklüsif (kapatıcı) nemlendiriciler ve humektan (su çekici) nemlendiriciler.

Oklüzif (kapayıcı, tıkatıcı) nemlendirici ajanlar genellikle yağlı maddelerdir ve deri üzerinde yağlı bir film tabakası oluşturarak deri üzerinden gerçekleşen su kaybının önlenmesine yardımcı olurlar. Vazelin çok etkili oklüzif bir nemlendiricidir. Hidrokarbon yapısındaki diğer oklüzif nemlendiricilere örnek olarak; mineral yağ, parafin, kakao yağı gibi bitkisel yağlar ve lanolin gibi hayvansal yağlar verilebilir. Bunların yanı sıra, polihidrik alkoller, mum esterleri, bitkisel mumlar, fosfolipitler, steroller ve silikon genel oklüzifler arasında sayılabilmektedir. Vazelin güvenli, ucuz ve oldukça etkili bir emolyendir. Lanolin içeren emolyenler kontakt duyarlanma yapabilir. 

Humektanlar(su çekici), derinin dermis tabakasındaki suyu boynuzsu tabakaya çeken ve suyun burada kalmasına yardımcı olan maddelerdir. Humektan özellikteki maddelere örnek olarak, gliserin, propilen glikol, üre, sodyum laktat, sorbitol, pantenol, bal ve pirolidon karboksilik asit (PCA) verilebilir. Bu maddelerin etkinlikleri bakımından deriye absorbe olmaları önemlidir.

Sadece humektan içeren nemlendirici kullanımı suyun derinin boynuzsu tabakasına geri dönmesini sağlasa da boynuzsu tabakadan artan su içeriğininin kaybedilmesini engelleyemezler. Bu nedenle nemlendirici ürünlerin formüllerinde humektan ve oklüzif ajanların birlikte kullanılması daha uygundur. Kuru derinin tedavisinde, oklüzif bir madde ile üre veya gliserin gibi humektan maddeleri bir arada içeren nemlendirici ürünler kullanılması deri üzerinden gerçeklesen su kaybını azaltacaktır.

Nemlendiricilerin deriyi yumuşatma etkileri emolyen etki olarak tanımlanır. Nemlendiriciler esasen hayvansal veya bitkisel kökenli yağlardan oluşurlar veya alternatif olarak sentetik orijinli olabilir. Bu ürünlerin yenidoğan deri gelişimine etkisiyle ilgili çok az bilgi mevcuttur. Yenidoğan derisinde stratum korneum hidrasyonu, 10 dakikalık banyonun ardından kurulandıktan sonra, %30-45 nemli bir ortamda bulunma sonucunda önemli derecede azalır. Banyodan sonra bebeğin derisinde kuruluk, kepek veya fissürler (çatlaklar) varsa uygun bir emolyen (nemlendirici) uygulanmalıdır.

Yenidoğanda deri kuruluğunu tedavisi için kolesterol, seramid, linolat, palmitat veya ayçiçeği yağı içeren emolyenlerin kullanılmalıdır. Ayçiçeği yağının deri kuruluğu tedavisinde zeytinyağı, hardal yağı ve soya yağına göre üstün olduğu  belirtilmektedir. Yenidoğanlarda parfüm, boya ve katkı maddesi içermeyen, fizyolojik epidermal lipit dengesine sahip (kolestrol, seramid, linolat ve palmitat) veya ayçiçeği yağı içeren nemlendirici ürünler tercih edilmesi gerektiği bildirilmektedir.Ayrıca yenidoğan ürünlerinde propilen glikol (deride irritasyon ve yanma hissi oluşturacağından) bulunmamalıdır.

Yenidoğan bebekte banyodan sonra yenidoğana uygun nemlendiriciler haftada 3 kez olacak şekilde sürülebilir ve ardından yenidoğan uygun kıyafetler giydirilmelidir. Nemlendiriciler banyodan sonra nemli deriye uygulanmalıdır. Yenidoğanın derisinde kuruluk varsa nemlendirici uygulaması artırılabilir.

Emolyentler nadiren de olsa özellikle riskli bebeklerde ve çocuklarda deri irritasyonu ve allerjik kontakt dermatit oluşumuna sebep olabilir. Emolyentler, bebeklerde ve çocuklarda özellikle sıcak ve nemli iklim şartlarında, koltuk altı, kasık ve boyun gibi katlantılı deri bölgelerine uygulanmamalı ancak emolyentlerin kullanımı sırasında akne, follikulit(kıl kökü iltahabı)  veya kaşıntı ortaya çıkarabileceği de unutulmamalıdır.

Erken doğan bebeklerde (prematürelerde)  emoliyent uygulanması deriden (transepidermal) su kaybını önleyerek, deri bütünlüğünü korur, fakat  koagulaz negatif stafilokoklara bağlı infeksiyonların ve nazokomiyal infeksiyonların sıklığını artırdığından normal prematürelerde kullanılmamalıdır.

Atopik dermatit gelişme riski olan bebeklerde emoliyent kullanımı özellikle yararlıdır. 

Günlük banyodan sonra nemlendirici uygulamasına rağmen bebeklerin ve çocukların ciltleri hala kuruysa, ya nemlendirici biri banyodan sonra olmak üzere günde iki kez uygulamalı ya da daha yoğun nemlendirme özelliği olan bir ürün denenmelidir.